çuvallama | * Çuvallamak işi veya durumu. |
çuvallamak | * Çuvala doldurmak. * Başaramamak. |
çuvallanma | * Çuvallanmak işi veya durumu. |
çuvallanmak | * Çuvallamak işine konu olmak. |
çuvallatma | * Çuvallatmak işi veya durumu. |
çuvallatmak | * Çuvallamasını sağlamak. |
çuvallı | * Çuvallanmışveya çuvalı olan. |
çuvalsız | * Çuvalı olmayan veya çuvallanmamış. |
Çuvaş | * İdil ırmağıkıyısındaki Çuvasistan Federe Cumhuriyeti’nde oturan, Türk soyundan bir halk veya bu halkın soyundan olan kimse. * Çuvaşlara özgü olan. |
Çuvaşça | * ÇuvaşTürkçesi. |
-çü | * Bkz. -cı/ -ci. |
çük | * Erkeklik organı. |
çükündür | * Pancar. |
çükür | * Bir yüzü balta, bir yüzü kazma olan araç. |
çünkü | * Şundan dolayı, şu sebeple. |
çürüğe çıkarmak | * bir nesneyi işe yaramayacak durumda olmasından dolayıkullanmamak. |
çürük | * Çürümüşolan. * Sağlam ve dayanıklı olmayan. * Sağlam bir temele veya kanıtlara dayanmayan. * Gereği gibi işlemez, sakat. * Vurma veya sıkıştırma yüzünden vücutta oluşan mor leke. |
çürük (veya çürüğe) çıkmak | * birinin sağlam olmadığı anlaşılmak. * sağlık durumunun elverişsiz olmasıyüzünden askerlik ödevinden bağışlanmak. |
çürük boya | * Doğal olmayan ve basit kimyasal yollarla elde edilen boya. |
çürük çarık | * Sağlam olmayan, işe yaramaz. |
çürük gaz | * Otomobil vb. taşıt araçlarının egzozundan çıkan yanmışgaz. |
çürük iş | * Bozuk, kötü, işe yaramaz özellikleri olan durum veya iş. |
çürük para | * Ayarıdüşük on akçe, sağpara karşıtı. |
çürük sakız | * Çok kullanılan söz veya düşünce. |
çürük tahtaya basmak | * tedbirsizlik edip sonu tehlikeli olabilecek bir işe girişmek. |
çürükçül | * Doğal olarak hayvan ve bitki kalıntılarının üzerinde yaşayan ve onların çürümesine yol açan (bitki ve organizmalar), saprofit. |
çürüklü | * Çürüğü olan. |
çürüklük | * Çürük olma durumu. * İşe yaramayan maddelerin bırakıldığıyer. * Sakıncalı, şüpheli, belirsiz durum. |
çürüksüz | * Çürüğü olmayan. |
çürüme | * Çürümek işi. |
çürümek | * (bitki veya hayvan) Türlü etkilerle ve en çok mikropların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak. * Sağlamlığını, dayanıklılığınıyitirmek. * Vurulma veya sıkışma yüzünden vücutta lekeler oluşmak. * (insan için) Yıpranmak, çökmek. * (dava için) Temelsiz ve kanıtsız kalmak. |
çürütme | * Çürütmek işi. |
çürütmek | * Çürümesine sebep olmak. * (eti) Bayatlatıp gevrek bir duruma getirmek. * Doğru olarak ileri sürülen bir düşüncenin, bir davanın boşluğunu, anlamsızlığını ortaya koymak. |
çürütülme | * Çürütülmek işi veya durumu. |
çürütülmek | * Çürütmek işine konu olmak. * Doğru olarak ileri sürülen düşüncenin yanlışlığını, gerçeklere dayanmadığını ortaya çıkarmak. |
çürütüş | * Çürütmek işi veya biçimi. |
çürüyüş | * Çürümek işi veya biçimi. |
çüş | * Yürüyen eşeği durdurmak için söylenen söz. * Yakışıksız bir davranışkarşısında söylenen kaba bir söz. |
Kategoriler