değdirmek | * Değmesini sağlamak, değmesine yol açmak. |
değer | * Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet. * Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, paha. * Yüksek ve yararlınitelik. * Üstün, yararlınitelikleri olan kimse. * Kişinin isteyen, ihtiyaç duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey. * Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı. |
değer analizi | * Bir ürünün her parçasının veya ekonomik işlemin her basamağının sistemli bir biçimde analiz edilip, katma değerinin hesaplanmasıve maliyetle ilişkisinin meydana çıkarılması işi. |
değer artırma | * Fiyatınıyükseltme. |
değer biçmek | * bir şeyin değerini belirtmek, bir şeye değer koymak. |
değer düşürme | * Fiyatını indirme, değerini aşağıya çekme. |
değer düşürümü | * Paranın altın veya yabancı bir paraya göre değerinin düşürülmesi, satın alma gücünün azalması, devalüasyon. |
değer kuramı | * Değerlerin önem sıralarınıve bu arada en yüksek değeri araştırarak bir değer ölçüsü bildiren felsefe kuramı. |
değer vermek | * değerli saymak, önem vermek. |
değer yargısı | * Bir değerlendirme getiren yargı. |
değerbilir | * Değeri olan şeyleri, kimseleri sayan veya koruyan, iyilikbilir, kadirbilir, kadirşinas. |
değerbilirlik | * Değerbilir olma durumu, iyilikbilirlik, kadirbilirlik, kadirşinaslık. |
değerbilmez | * Değeri olan şeyleri, kimseleri saymayan veya korumayan, hatırsız. |
değerbilmezlik | * Değerbilmez olma durumu. |
değerleme | * Değerlemek işi. |
değerlemek | * Değer belirtmek. |
değerlendirilme | * Değerlendirilmek işi, kıymetlendirilme. |
değerlendirilmek | * Değerlendirmek işi yapılmak, kıymetlendirilmek. |
değerlendirme | * Değerlendirmek işi, kıymetlendirme. |
değerlendirmek | * Bir şeyi yerinde ve yararlı bir yolda kullanmak, kıymetlendirmek. * Bir şeyin özünü, önemini, nitelik ve niceliğini belirlemek. |
değerlenme | * Değerlenmek işi, kıymetlenme. |
değerlenmek | * Değer kazanmak, değeri artmak, değer sağlamak, kıymetlenmek. |
değerli | * Değeri olan veya değeri yüksek olan, kıymetli. |
değerli kâğıt | * Kapsadığıhak, senede bağlı olan, senetsiz ileri sürülebilmesine imkân olmayan kâğıt. |
değerlilik | * Değeri olma durumu, kıymetlilik. |
değersiz | * Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz. |
değersizlik | * Değersiz olma durumu. |
değgin | * İlişkin, üstüne ait, dair, müteallik. |
değil | * İsim cümlesinde yükleme veya başka öğelere olumsuzluk anlamıveren kelime. |
değil a | * “şöyle dursun” anlamına. |
değil mi ki | * madem, mademki. |
değim | * Bir kimsenin, kendisine işverilmeye hak kazandıran durumu, liyakat. |
değimli | * Liyakatli. |
değimsiz | * Liyakati olmayan, liyakatsiz. |
değin | * Kadar, dek gibi bir işin bir durumun sona erdiği zamanıveya yeri gösterir. |
değin | * Sincap. |
değini | * Değinme. |
değiniş | * Değinmek işi veya biçimi. |
değinme | * Değinmek işi, temas. |
değinmek | * Bir konuyu ele alarak ondan kısaca söz etmek, dokunmak, temas etmek. |
değinti | * Temas. |
değirme | * Değirmek işi. |
değirmek | * Duyurmak, bildirmek, ulaştırmak. * Değdirmek, dokundurmak. |
değirmen | * Öğüten araç veya alet. * İçinde öğütme işi yapılan yer. |
değirmen taşı | * Değirmende, dönerek taneleri ezen yuvarlak taş. * Değirmen taşıyapmakta ve bazen de yapılarda kullanılan çakmak taşıtüründen sert bir taş. |
değirmen taşının altından diri çıkar | * en ağır şartlarda bütün güçlükleri yener. |
değirmenci | * Değirmen yapan veya işleten kimse. |
değirmencilik | * Değirmen yapma işi. * Değirmen işletme işi. |
değirmenin suyu nereden geliyor? | * bu işin masrafınıkarşılayacak para nasıl kazınılıyor?. |
değirmenlik | * Değirmende öğütülmek için ayrılmış(tahıl). * Bir değirmen taşını işletecek güçte (akarsu). |
Kategoriler