Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 20

değmek * Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek.
* Ulaşmak, erişmek.
* İstenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmek.
değmek * Değerinde olmak.
* Karşılık olmak.
* (zevk veren şeyler için) Hoşa gitmek.
* Herhangi bir nitelikte olmak.
* Eşdeğerde olmak.
değnek * Elde taşınacak incelikte düzgün ağaç, sopa.
* Değnekle atılan dayak.
değnek gibi * çok zayıf ve ince.
değnekçi * Motorlu taşıtların çalıştığıyerlerde yolcuların binişve sıra düzenini sağlayan kimse, kâhya.
* Şehir düzeni ile ilgili görevli.
değnekçilik * Değnekçinin yaptığı iş.
değnekleme * Değneklemek işi.
değneklemek * Değnekle vurmak.
deh * Binek veya koşum hayvanlarınıyürütmek için söylenen bir söz.
deha * İnsan zekâsının, insan kişiliğinin erişebileceği en yüksek kerte, dâhilik.
* Dâhi.
dehalet * Sığınma, korunma.
dehdeh * Bkz. dahdah.
dehhaş * Aşırıkorku verici, dehşet saçıcı.
dehleme * Dehlemek işi.
dehlemek * Hayvanıdeh diyerek yürütmek.
* Kovmak.
dehlenme * Dehlenmek işi.
dehlenmek * Dehlemek işi yapılmak.
dehletmek * Aşağılamak, hor görmek.
dehliz * Üstü kapalı, dar ve uzun geçit, koridor.
dehşet * Bir tehlike veya korkunç bir şey karşısında duyulan ürküntü, yılgı.
* Olağanüstü.
* Olağanüstü şeyler karşısında şaşma anlatır.
dehşet saçmak * ortalığa korku vermek.
dehşete düşürmek * dehşet içine sokmak.
dehşete kapılmak (veya düşmek) * çok korkmak.
dehşetlenme * Dehşetlenmek işi.
dehşetlenmek * Dehşete kapılmak.
dehşetli * Korku veya ürküntü veren.
* Şaşırtıcı.
* Çok fazla, son derece.
deist * Deizm yanlısı.
deizm * Tanrı’yıyalnızca ilk sebep olarak kabul eden, Tanrı için başka herhangi bir güç ve nitelik tanımayan, vahyi
reddeden görüş.
dejenere * Soysuz.
* Yoz.
dejenere etmek * soysuzlaştırmak, yozlaştırmak.
dejenere olmak * soysuzlaşmak, yozlaşmak.
dejenereleşme * Dejenereleşmek işi.
dejenereleşmek * Soysuzlaşmak.
* Yozlaşmak.
dejenerelik * Soysuz, yoz; soysuzluk, yozluk.
dek * Kadar, gibi bir işin sona erdiği noktayıveya zamanıanlatır.
dek * Düzen, hile.
* Tokuşma, çatışma.
* Sağlam.
dek * Bkz. tek.
dekadan * XIX. yüzyıl sonlarında Fransa’da natüralistlere karşıçıkan sembolizm akımına öncülük etmişolan
sanatçılara verilen ad.
dekadanlık * Dekadan olma durumu.
dekagram * Bir kilonun yüzde biri, dag.
dekalitre * On litrelik hacim ölçü birimi, dal.
dekametre * On metre uzunluğunda bir ölçü birimi, dam.
dekan * Fakültenin yönetiminden sorumlu profesör.
dekanlık * Dekanın görevi.
* Dekanın makamı.
dekar * On ar (1000 m²) değerinde yüzey ölçü birimi.
Dekartçı * Descartes’in öğretisi ile ilgili, kartezyen.
* Descartes felsefesini benimseyen kimse.
Dekartçılık * Descartes’in felsefesi.
* Descartes’in öğretisi, kartezyenizm.
dekaster * On metreküplük hacim ölçüsü birimi.
dekatlon * 100 m koşusu, uzun atlama, gülle atma, yüksek atlama, 400 m koşusu, 110 m engelli koşu, disk atma,
sırıkla yüksek atlama, cirit atma, 1500 m koşularını içeren atletizm yarışması.
dekatloncu * Dekatlon yarışmalarına katılan atlet.

Bir yanıt yazın