Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 24

demeye kalmamak * birden, hemen.
demin * Az önce.
demincek * Çok az önce.
deminden * Demin, az önce.
deminki * Biraz önceki.
demir * Atom sayısı26 atom ağırlığı55.847 olan, mavimtırak esmer renkte 7,8 yoğunluğunda, 1510° C de eriyen,
özellikle çelik, döküm ve alaşımlar durumunda sanayide kullanılmaya en elverişli element. KısaltmasıFe.
* Bazınesnelerin demirden yapılmışparçası.
* Ayakkabıtopuğuna veya ayakkabı burnuna aşınmayıönlemek için çakılan, özel olarak yapılmışmadenden
parça.
* Gemilerin dalgalara, akıntılara kapılarak yer değiştirmemesi için suya atılan, zincirle gemiye bağlı bulunan,
ucu çengelli ağır demir araç, çapa.
* Demirden yapılmış.
* Güçlü, kuvvetli, sert.
demir ağacı * İki çeneklilerden, ana yurdu Avustralya olan bir evcikli veya iki evcikli bir ağaç (Casuarina).
demir almak * gemi yola çıkmak için çapasınıdenizden çekmek, gitmeye hazırlanmak.
* ölmek, çekip gitmek.
demir atmak * (gemi) çapasınıdenize salmak.
* bir kimse bir yerde uzun süre kalmak.
demir bilek * Güçlü kuvvetli kimse.
demir boku * Demir dışığı, maden cürufu.
demir dikeni * Toprak üzerinde yatık olarak bulunan, çiçekleri küçük ve açık sarırenkli, meyvesi 10 mm kadar çapında,
boynuz şeklinde sivri uçlara sahip bir bitki (Tribulus terrestris).
demir gibi * çok sağlam.
* çok güçlü, çok kuvvetli.
demir hat * Demir yolu.
demir kapı * Irmaklarda gemilerin geçmesine engel olan kayalık yer.
demir kırı * Siyah, beyaz karışık griye yakın renkte at donu.
demir kuş * Uçak.
demir oksit * Demirin hem tabiatta hem de sentetik yapılmışolarak görülen ve değişik kimyasal değer ve renkte
bulunabilen oksit biçimi.
demir pası * Demirde oluşan pas.
* Bu pasın renginde olan.
demir perde * Sahne ile izleyicilerin bulunduğu salonu yangın tehlikesinde birbirinden ayıran, demirden yapılmışperde.
demir resmi * Geminin bir limanda demirlemek için ödediği vergi.
demir sülfat * Sülfirik asidin kimyasal formülü Fe2(SO4)3 olan demir tuzu ve bunun hidrolaştırılmış biçimi.
demir taramak * (gemi) rüzgâr veya akıntıyüzünden çapasınısürümek.
demir tavında dövülür * bir işin yapılması için uygun olan bir zaman, bir durum vardır.
demir üzerinde * demirini almışve kalkmaya hazır (gemi).
demir yeri * Limanlarda gemilerin demir atmasına ayrılmışyer.
demir yolcu * Demir yolu görevlisi.
demir yolculuk * Demir yolcunun görevi.
* Demir yolu yapma ve işletme işi.
demir yolu * Lokomotif, vagon gibi demir tekerlekli taşıtların yürüdüğü paralel iki ray döşenerek yapılan bir tür yol, tren
yolu.
* Bu yolların yönetimi.
demir yumruk * Güçlü kuvvetli kimse.
demirbaş * Bir yerde kullanılan, bir yere kayıtlı olan, bir görevliden öbürüne teslim edilen dayanıklıeşya.
* Bu nitelikte olan.
* Bir yerin eskisi, emektarı olan (kimse).
demirbaştan düşmek * demirbaşlistesinden çıkarmak, kaydınısilmek.
demirci * Demir satan, demir eşya yapan veya onaran kimse.
demirci mengenesi * Kızgın demiri tutmak için kullanılan kıskaç.
demircilik * Demir eşya alıp satma veya onarma işi.
* Demircinin zanaatı.
demire vurmak * birini demir zincirle bağlamak.
demirhindi * Baklagillerden, sıcak iklimlerde yetişen bir ağaç (Tamarindus indica).
* Bu ağacın meyvesi.
* Bu meyveden yapılan şerbet.
* Pinti, hasis.
demirî * Demir mavisi, gri.
demirkapan * Mıknatıs.
Demirkazık * Kutup Yıldızı.
demirleblebi * Başarılmasıçok güç iş.
* Başa çıkılması güç kimse.
demirleme * Demirlemek işi.
demirlemek * Kol demirini takmak, kapatmak.
* (gemi) Demir atmak.
* Demire vurmak.
demirleşme * Demirleşmek işi.
demirleşmek * Demir durumuna gelmek.
* Demir gibi sağlam duruma gelmek.
demirli * İçinde metal veya karışım durumunda demir bulunan.
* Demir parmaklık veya demir bir parça takılmışolan.
* Demir atmış(gemi).
* Bağlanıp kalmış.
demirli beton * Yapıda gücü, esnekliği artırmak için metal ve çimentodan yararlanma yöntemi, betonarme.
Demirperde * II. Dünya Savaşısonrasısoğuk savaşdöneminde, batılıülkelerin kendilerini doğu bloku ülkelerinden
ayıran sınıra ve bu ülkelere taktıklarıad.
demirsiz * Demiri bulunmayan, içinde demir olmayan.
demirsizlik * Vücutta veya kanda beliren demir yetersizliği.

Bir yanıt yazın