demiurgos | * Eflâtun felsefesinde evreni yaratan, yaratıcıtanrı. |
demkeş | * (güvercin için) Dem çeken, güzel ses çıkaran. |
demleme | * Demlemek işi. |
demlemek | * (çayı) Kaynar suyun içine attıktan sonra renk ve koku vermesi için bekletmek. |
demlendirme | * Demlendirmek işi. |
demlendirme suyu | * Suda veya başka bir sıvıda ıslatmak suretiyle yapılan yaşekstraksiyon sırasında ele geçen ve suda çözünebilen maddeleri içeren sıvı. |
demlendirmek | * Demlemek. |
demlenme | * Demlenmek işi. |
demlenmek | * (çayın) Rengi ve kokusu suya geçmek. * (pilâv için) Piştikten sonra bir süre bekletilerek kıvama gelmek. * İçki içmek. |
demli | * Demlenmiş, rengini, kokusunu, tadını bulmuş(çay). |
demlik | * Çayın demlendiği kap. |
demode | * Modası geçmişolan. |
demode olmak | * modası geçmek, gözden düşmek, değerini yitirmek. |
demograf | * Nüfus bilimci. |
demografi | * Nüfus bilimi. |
demografik | * Nüfus bilimiyle ilgili. |
Demokles’in kılıcı | * her an gerçekleşebilecek tehlike. |
demokrasi | * Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki, demokratlık. |
demokrat | * Demokrasi yanlısı. |
demokratik | * Demokrasiye uygun. |
demokratikleşme | * Demokratikleşmek işi. |
demokratikleşmek | * Demokrasiye uygun biçime girmek. |
demokratikleştirme | * Demokratikleştirmek işi. |
demokratikleştirmek | * Demokrasiye uygun biçime getirmek. |
demokratlaşma | * Demokratlaşmak işi. |
demokratlaşmak | * Demokrasi ilkelerini uygulamak, demokrasiye uygun yapıyıkurmak; demokrat bir biçimde davranmak. |
demokratlık | * Demokrasi. |
demonstrasyon | * Gösteri. |
-den bu yana | * -den beri. |
-den yana | * için. * -e kalırsa. |
-den yana (olmak) | * birinin tarafınıtutmak. |
-den yana çıkmak | * birinin yanlısı olmak, birini tutmak. |
denaet | * Alçaklık. |
denden | * Bir çizelgede alt alta gelen aynısöz veya söz gruplarının birkaç kez yazılmasınıönleyerek kolaylık sağlamak için birinci satırın altındakiler yerine kullanılan (“) işareti. |
denden işareti | * Bkz. denden. |
denek | * Üzerinde deney yapılan kimse veya şey. |
denek taşı | * Altın, gümüşgibi madenlerin ayarınıanlamak için, sürtüldükleri bir tür taş, mihenk. * Bir kimse veya nesnenin değerini anlamaya yarayan şey. |
deneme | * Denemek işi, sınama, tecrübe. * Son biçimi bulmamış, taslak durumunda olan eser. * Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düz yazıtürü. |
deneme hayvanı | * Meranın verimi veya mera üzerinde uygulanan ıslah ve amenajman işlemlerinin etkileri hakkında bilgiler edinmek amacıyla otlatılan ve canlıağırlık artışıveya süt verimi devamlışekilde ölçülen hayvan. |
deneme tahtası | * Üzerinde bilgisizce, tedavi, onarım gibi işler yapılan kimse veya şey. |
deneme yayını | * Radyo, televizyon gibi haberleşme araçlarının başlangıçta işe alışmak ve daha verimli olmak üzere yaptıkları kısa süreli yayın. |
denemeci | * Deneme yazarı. |
denemecilik | * Deneme yazarlığı, deneme yazma işi. |
denemek | * Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için bir insanı, bir nesneyi veya bir düşünceyi sınamak, tecrübe etmek. * Bir işe, başarmak amacıyla başlamak, girişimde bulunmak, teşebbüs etmek. |
denenme | * Denenmek işi. |
denenmek | * Denemek işine konu olmak. |
denet | * Denetlemek işi, teftiş. * Lâboratuvar işlemi tamamlanmış bir filmin herhangi bir eksiği olup olmadığınıanlamak için dağıtımcıya verilmeden önce incelenmesi. |
denetçi | * Denetlemeyle görevli kimse, murakıp, kontrolör. * Gösterim odasında filmi izleyerek görüntülerin, sesin, rengin kusursuz olup olmadığını, çizik vb. bulunup bulunmadığını inceleyen kimse. |
denetçilik | * Denetçinin görevi. * Denetçi olma durumu, murakıplık, kontrolörlük. |
denetici | * Bir işlemin istenilen ölçülerde yürütülmesini denetim altına alan cihaz. * Sıcaklık, basınç veya nem değişmelerini önleyerek bunlara ilişkin hareketin denetimini yapan alet. * Su altındaki bir aleti uzaktan yöneten makine. |
Kategoriler