Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 25

demiurgos * Eflâtun felsefesinde evreni yaratan, yaratıcıtanrı.
demkeş * (güvercin için) Dem çeken, güzel ses çıkaran.
demleme * Demlemek işi.
demlemek * (çayı) Kaynar suyun içine attıktan sonra renk ve koku vermesi için bekletmek.
demlendirme * Demlendirmek işi.
demlendirme suyu * Suda veya başka bir sıvıda ıslatmak suretiyle yapılan yaşekstraksiyon sırasında ele geçen ve suda
çözünebilen maddeleri içeren sıvı.
demlendirmek * Demlemek.
demlenme * Demlenmek işi.
demlenmek * (çayın) Rengi ve kokusu suya geçmek.
* (pilâv için) Piştikten sonra bir süre bekletilerek kıvama gelmek.
* İçki içmek.
demli * Demlenmiş, rengini, kokusunu, tadını bulmuş(çay).
demlik * Çayın demlendiği kap.
demode * Modası geçmişolan.
demode olmak * modası geçmek, gözden düşmek, değerini yitirmek.
demograf * Nüfus bilimci.
demografi * Nüfus bilimi.
demografik * Nüfus bilimiyle ilgili.
Demokles’in kılıcı * her an gerçekleşebilecek tehlike.
demokrasi * Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki, demokratlık.
demokrat * Demokrasi yanlısı.
demokratik * Demokrasiye uygun.
demokratikleşme * Demokratikleşmek işi.
demokratikleşmek * Demokrasiye uygun biçime girmek.
demokratikleştirme * Demokratikleştirmek işi.
demokratikleştirmek * Demokrasiye uygun biçime getirmek.
demokratlaşma * Demokratlaşmak işi.
demokratlaşmak * Demokrasi ilkelerini uygulamak, demokrasiye uygun yapıyıkurmak; demokrat bir biçimde davranmak.
demokratlık * Demokrasi.
demonstrasyon * Gösteri.
-den bu yana * -den beri.
-den yana * için.
* -e kalırsa.
-den yana (olmak) * birinin tarafınıtutmak.
-den yana çıkmak * birinin yanlısı olmak, birini tutmak.
denaet * Alçaklık.
denden * Bir çizelgede alt alta gelen aynısöz veya söz gruplarının birkaç kez yazılmasınıönleyerek kolaylık sağlamak
için birinci satırın altındakiler yerine kullanılan (“) işareti.
denden işareti * Bkz. denden.
denek * Üzerinde deney yapılan kimse veya şey.
denek taşı * Altın, gümüşgibi madenlerin ayarınıanlamak için, sürtüldükleri bir tür taş, mihenk.
* Bir kimse veya nesnenin değerini anlamaya yarayan şey.
deneme * Denemek işi, sınama, tecrübe.
* Son biçimi bulmamış, taslak durumunda olan eser.
* Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düz yazıtürü.
deneme hayvanı * Meranın verimi veya mera üzerinde uygulanan ıslah ve amenajman işlemlerinin etkileri hakkında bilgiler
edinmek amacıyla otlatılan ve canlıağırlık artışıveya süt verimi devamlışekilde ölçülen hayvan.
deneme tahtası * Üzerinde bilgisizce, tedavi, onarım gibi işler yapılan kimse veya şey.
deneme yayını * Radyo, televizyon gibi haberleşme araçlarının başlangıçta işe alışmak ve daha verimli olmak üzere yaptıkları
kısa süreli yayın.
denemeci * Deneme yazarı.
denemecilik * Deneme yazarlığı, deneme yazma işi.
denemek * Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için bir insanı, bir nesneyi veya bir düşünceyi
sınamak, tecrübe etmek.
* Bir işe, başarmak amacıyla başlamak, girişimde bulunmak, teşebbüs etmek.
denenme * Denenmek işi.
denenmek * Denemek işine konu olmak.
denet * Denetlemek işi, teftiş.
* Lâboratuvar işlemi tamamlanmış bir filmin herhangi bir eksiği olup olmadığınıanlamak için dağıtımcıya
verilmeden önce incelenmesi.
denetçi * Denetlemeyle görevli kimse, murakıp, kontrolör.
* Gösterim odasında filmi izleyerek görüntülerin, sesin, rengin kusursuz olup olmadığını, çizik vb. bulunup
bulunmadığını inceleyen kimse.
denetçilik * Denetçinin görevi.
* Denetçi olma durumu, murakıplık, kontrolörlük.
denetici * Bir işlemin istenilen ölçülerde yürütülmesini denetim altına alan cihaz.
* Sıcaklık, basınç veya nem değişmelerini önleyerek bunlara ilişkin hareketin denetimini yapan alet.
* Su altındaki bir aleti uzaktan yöneten makine.

Bir yanıt yazın