denizkızı | * Solunumlarıhem akciğerlerle, hem solungaçlarla olan, arka üyeleri olmayan, otçul amfibyumlar sınıfından bir hayvan. |
denizkozalağı | * Konik biçimli kabuğunda bir yarık bulunan karından bacaklı yumuşakça (Conus). |
denizköpüğü | * Lüle taşı. |
denizkulağı | * Yassıkabuklu, içi sedefli, 10 cm uzunluğunda bir deniz yumuşakçası(Haliotis). |
denizkurdu | * Deneyimli, eski denizci, usta denizci. |
denizlâleleri | * Vücutları bir sapla deniz dibine bağlıveya serbest olabilen beşveya daha fazla kollu, toplu durumda yaşayan derisi dikenlilerden bir sınıf. |
denizlik | * Kayıklarda bordayıaşan dalgaların içeriye girmesine engel olan eğik tahta. * Pencerelerin altında, içte ve dışta yapılarak suların duvar içine sızmasını veya duvar yüzeyinde yayılmasını önleyen eğik bölüm. * Denize girerken kullanılan kadın mayosu. |
denizmaymunu | * Denizkedisi. |
denizpalamudu | * Kıyıkayalarının üzerinde yapışık olarak yaşayan, beyaz kalkerli plâkalarla çevrili, koni biçiminde, küçük, kabuklu bir böcek (Balanus). |
denizpelidi | * Bir tür deniz böceği. |
denizşakayığı | * Kayalıklara yapışık olarak yaşayan, dokunaçlarıçok ve uzun, güzel renkli bir polip türü (Anemonia actinia). |
denizşakayıkları | * Deniz şakayıklarını içine alan selentereler alt sınıfı. |
deniztarağı | * İki çenetli kabuklu bir yumuşakça türü (Pecten). |
deniztavşanı | * Ağız dokunaçları genişve etli, uzun, çıplak vücutlu deniz yumuşakçası(Cyclopterus lumpus). |
deniztilkisi | * Saban balığı. |
denizyıldızı | * Denizyıldızlarından, yıldız biçiminde beşkolu olan, kayalıklar üzerinde yaşayan derisi dikenli bir hayvan (Aster). |
denizyıldızları | * Örnek hayvanıdenizyıldızı olan derisi dikenliler sınıfı. |
denk | * Yük hayvanlarının sağve soluna konulan iki yük parçasından her biri. * Yatak, yorgan, kumaşgibi eşyanın sarılıp bağlanmasıyla oluşan yük, balya. * Ağırlık bakımından eşit olan. * Uygun, nitelik yönünden eşit. * Destekleri paralel, yönleri aynı, şiddetleri eşit bulunan güçler. |
denk düşmek | * uygun olmak, fırsat olmak. |
denk gelmek | * uygun düşmek, uygun gelmek. * rast gelmek, rastlamak. |
denk getirmek | * uygun düşürmek, rastlatmak. |
denk küme | * Bire bir eşlenebilen, eleman sayılarıeşit küme. |
denk yapmak | * denk durumuna getirmek. |
denkçi | * Denk işleri ile uğraşan veya denk yapan kimse. |
denkçilik-ği | * Denkçi olma durumu. |
denklem | * İçinde yer alan bazıniceliklere ancak uygun bir değer verildiği zaman sağlanabilen eşitlik, muadele. * Bir yanında olaya giren çeşitli maddelerin formülleri, öteki yanında da tepkime sonucu oluşan yeni maddelerin formülleri bulunan eşitlik. |
denkleme | * Denklemek işi. |
denklemek | * Denk duruma getirmek. |
denklemler sistemi | * İki veya daha çok denklemden oluşan ve hepsinin birlikte ortak çözümü istenen takım. |
denklenmek | * Denk yapılmak. |
denkleşme | * Denkleşmek durumu. |
denkleşmek | * Birbirine denk olmak, denk duruma gelmek. |
denkleştirici | * Denkleştirme işlemini sağlayan. |
denkleştirme | * Denkleştirmek işi. |
denkleştirmek | * Denk duruma gelmesini sağlamak. * Gereken miktarı sağlamak. |
denklik | * Denk olma durumu, eşitlik, müsavat. |
denktaş | * Denk, eşit, küfüv. |
denkteş | * Bkz. denktaş. |
denli | * “Kadar” anlamında üstünlük derecesini belirtir. |
denli | * Ağır başlı, sözleri ve davranışlarıölçülü olan (kimse). |
denli densiz söz söylemek | * uygunsuz, yakışıksız ve saygısız sözler söylemek. |
denlilik | * Denli olma durumu. |
denme | * Denmek, denilmek işi. |
denmek | * Ad verilmek. * Söylenmek, sözü edilmek. |
densimetre | * Bitkilerin dışkısımları ile toprak üzerinde kapladıklarıalanı çeşitli büyüklüklerdeki halkalar yardımı ile ölçen bir alet. |
densiz | * Yakışıksız ve saygısızca davranan. |
densizlenme | * Densizleşmek durumu. |
densizlenmek | * Densizlik etmek. |
densizleşme | * Densizleşmek işi. |
densizleşmek | * Yakışıksız ve saygısızca davranır duruma gelmek. |
Kategoriler