Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 35

destancı * Destan yazan veya anlatan kimse.
destanî * Destan biçiminde yazılmışolan.
* Destan kahramanlarına yaraşır nitelikte olan.
* Destana benzer, destan gibi.
destanlaşma * Destanlaşmak durumu.
destanlaşmak * Olağanüstü kahramanlık ve başarı göstermek.
destanlı * Destanı olan, içinde destan bulunan.
destanlık * Destan durumuna gelmeye yarayan (şey).
destansal * Destanla ilgili destana özgü.
* Destan kahramanına benzer.
destansı * Destan niteliğinde olan, destana benzer, epik.
destansız * Destanı olmayan, içinde destan bulunmayan.
destar * Sarık.
destarî * Sarıkla ilgili.
* Sarık yapan kimse.
destarlı * Sarığı olan, sarıklı.
deste * Cinsleri aynıveya birbirine yakın olan şeylerin bir arada bağlanmışı, demet, bağlam.
* Çok.
* Kılıç, bıçak vb.nin elle tutulacak yeri, kabza.
* Yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beşdereceden en küçüğü.
* Aynıcinsten onluk bir küme.
deste deste * Demet demet.
desteci * Desteleyici.
destek * Dayanak, dayak.
* Üzerine bir şey oturtmaya, tutturmaya, koymaya yarar araç, hamil.
* Yardımcı.
* Bir vektörü taşıyan sonsuz doğru.
* Bir birlik için sağlanan yardım veya koruma.
destek doku * Vücuda destek görevi yaptıkları için bağdokusunun kıkırdak ve kemik dokularına bir arada verilen ad.
* Kalın çeperli, güçlü hücrelerden oluşmuş, bitkiye diklik, sertlik ve sağlamlık kazandıran doku.
destek görmek * yardım etmek, müzaherette bulunmak.
destek olmak * güç sağlamak, yardımcı olmak.
destekleme * Desteklemek işi.
* Devletçe yapılan para yardımı, sübvansiyon.
destekleme alımı * Bir ürünün değerini belli bir düzeyden aşağıdüşürmemek için devletçe yapılan satın alma işi.
desteklemek * Destek koymak.
* Bir kimse veya kuruluşa yardım sağlamak, müzaheret etmek.
* Arka olmak, arka çıkmak.
desteklenme * Desteklenmek işi.
desteklenmek * Desteklemek işine konu olmak.
* Desteklemek işi yapılmak.
destekleşme * Destekleşmek işi.
destekleşmek * Destekleri karşılıklı olarak almak veya vermek.
destekleyiş * Destekleme işi veya biçimi.
destekli * Desteklenmiş, destek konulmuş.
destekli bütçe * Dayanağı olan bütçe.
desteksiz * Desteği olmayan, desteklenmemiş.
desteksiz atmak * mübalâğalıkonuşmak, yalan söylemek.
desteleme * Destelemek işi.
destelemek * Deste durumuna getirmek, deste yapmak.
destelenme * Destelenmek işi.
destelenmek * Destelemek işi yapılmak.
desteleyici * Biçilmişekini deste yapan işçi, desteci.
desteleyicilik * Desteleyici olma durumu.
destere * Bkz. testere.
destroyer * Orta tonajda, yüksek hızlısavaşgemisi, muhrip.
destur * İzin, müsaade.
* (destur) “Yol verin”, “savulun”,”izin verin” anlamında kullanılır.
* Karanlık, ıssız yerlere pis veya atık su dökerken cin çarpmasın diye yüksek sesle söylenir.
destursuz * İzinsiz, müsaadesiz.
destursuz atmak * kolay yalan söyleyebilmek, palavra atmak.
destursuz bağa gireni sopa ile kovarlar * bir yere izinsiz girmek veya bir işe izinsiz el atmak kötü karşılanır.
desturun * İğrenç veya ayıp bir söz söylemek zorunda kalınınca “affedersiniz” anlamında kullanılır.
-deş/ -teş * Bkz. -daş/ -taş.
deşarj * Boşalma.
* Rahatlama.
deşarj olmak * akü, pil gücünü yitirmek.
* içini dökmek, boşalmak, rahatlamak.
deşeleme * Deşelemek işi.
deşelemek * Güçlü bir biçimde deşmek, karıştırmak.
* Araştırmak.
deşifre * Çözülmüş, açıklanmış.

Bir yanıt yazın