Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 36

deşifre etmek * bir şifreyi veya güç bir yazıyıçözmek, okuyup anlamak.
deşifre olmak * (gizli durum) açığa çıkmak.
deşik * Deşilmişolan.
* Deşilmişyer.
deşilme * Deşilmek işi.
deşilmek * Deşmek işi yapılmak.
deşme * Deşmek işi.
deşmek * Oymak, delmek, yazmak, yara açmak, içini açmak, karıştırmak, kazmak.
* Bir sorunun üzerinde yeniden durmak, hatırlatmak, kurcalamak.
detant * Yumuşama, gerginlik azalma.
detay * Ayrıntı.
detaylandırma * Detaylandırmak işi.
detaylandırmak * Detay duruma getirmek.
detektif * Gizli polis, polis hafiyesi.
* Özelsoruşturmayla görevlendirilmişkimse.
detektiflik * Detektif olma durumu.
detektör * Gazları, mayınları, radyoaktif mineralleri, manyetik dalgalarıvb.ni bulmaya yarayan cihaz, bulucu.
deterjan * Petrol türevlerinden elde edilen, temizleme, arıtma özelliği bulunan, toz, sıvıveya krem durumunda
olabilen kimyasal madde, arıtıcı.
deterjancı * Deterjan üreticisi.
deterjancılık * Deterjancının işi veya mesleği.
determinant * Birkaç bilinmeyenli birinci dereceden eşitlik sistemlerini çözmede kullanılan yardımcıcebirsel anlatım.
determinasyon * Belirlenme işi.
determinist * Belirlenimcilik felsefesine bağlı olan kimse, belirlenimci.
determinizm * Belirlenimcilik.
detone * Yanlış, kusurlu.
detone olmak * yanlışçalmak veya söylemek.
dev * Korkunç, çok iri ve olağanüstü güçlü masal yaratığı.
* Olağanüstü irilikte olan.
* Çok büyük, çok önemli.
dev adımlarıyla ilerlemek * çok çabuk ilerlemek, üst üste başarılar göstermek.
dev anası * Masallarda geçen dişi dev.
* İri yarıkadın.
dev aynası * Nesneleri olduğundan çok büyük gösteren ayna.
dev aynasında görmek * (gerçekten öyle olmadığıhâlde) kendini çok büyük ve önemli saymak.
dev gibi * iri ve korkunç.
dev köpek balığı giller * Omurgalıhayvanlardan balıklar sınıfının köpek balıklarıtakımının bir alt familyası.
deva * İlâç, çare.
devaimisk * Güzel kokulu bir tür helva.
devalüasyon * Değer düşürümü.
devam * Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme.
* Bir yere belli bir amaçla, gereken zamanlarda gitme.
* Ek, parça.
* Kesme, sürdür, devam et!.
devam etmek (veya ettirmek) * başlanmış bir işi sürdürmek.
* sürekli gitmek.
devamlı * Sürekli, bitmeyen, kesintiye uğramayan.
* İşine düzgün giden.
devamlı otlatma * Bir meranın otlatma mevsimi içerisinde aralıksız bir şekilde, mera bitkilerine dinlenme imkânıverilmeden
hayvanların otlatılması.
devamlılık * Devamlı olma durumu, süreklilik.
devamsız * Devam etmeyen, süreksiz.
* İşine düzgün devam etmeyen.
devamsızlık * Devam etmeme durumu, süreksizlik.
devasa * Dev gibi, çok büyük.
devasız * İyileştirilemeyen, ilâcı bulunamayan.
* Çaresiz.
devce * Dev gibi, deve benzer.
deve * Gevişgetiren memelilerden, boynu uzun, sırtında bir veya iki hörgücü olan, yük taşımakta kullanılan
hayvan (Camelus).
deve bir akçeye, deve bin akçeye * imkân olmadığızaman bir şey ucuz da olsa alınamadığıhâlde imkân olunca pahalıda olsa alınır.
deve dikeni * Birleşikgillerden, yol ve tarla kenarlarında yetişen, 30-100 cm yükseklikte 1-2 yıllık ve otsu bir bitki (Silyum
marianum).
deve dişi * (nar, buğday vb. için) İri taneli.
deve dişi gibi * sıradan olmayan iri görünümde olan .
* sıradan olmayan, tanınmış, güçlü.
deve döşlü * Karnı içeriye çekik (at).
deve elması * Çakırdiken.

Bir yanıt yazın