Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 50

dinç * Gücü ve sağlık durumu yerinde, canlı, zinde, tendürüst, tüvana.
dinçlenmek * Dinç bir durum ve görünüm kazanmak.
dinçleşme * Dinçleşmek işi.
dinçleşmek * Dinç duruma gelmek.
dinçlik * Dinç olma durumu, zindelik, mecal.
dindar * Din inancı güçlü, din kurallarına bağlı(kimse), mütedeyyin.
dindarlık * Dindar olma durumu.
dindaş * Aynıdinden olan kimse.
dindaşolmak * aynıdinden olmak.
dinden imandan çıkmak * kendini kontrol edemeyecek kadar çok öfkelenmek, çok sinirlenmek.
dinden imandan olmak * dinî inancınıyitirmek.
dindirme * Dindirmek işi.
dindirmek * Dinmesini sağlamak.
dine * Konaklama yeri.
dinek * Dinlenmek için durulan yer.
dinelme * Dinelmek işi.
dinelmek * Ayakta durmak veya ayağa kalkmak, dik durmak.
* Karşıkoymak, kafa tutmak.
dinen * Din bakımından.
dineri * İskambil kâğıtlarındaki işaretlerden karo.
dingi * Bir çifte kürekli küçük patalya.
dingil * Tekerleklerin merkezinden geçen ve taşıtın altına enlemesine yerleştirilmişmil, aks.
dingildek * Tabanıüzerinde hareketsiz duramayıp sallanan, oynak; dengesi bozuk.
* Yıpranmış.
* Sözüne güvenilmez, kaypak.
dingildeklik * Dingildek olma durumu, dengesizlik.
dingildeme * Dingildemek işi.
dingildemek * Sallanmak, oynamak.
* Korkmak, kuşkulanmak.
dingilli * Dingili olan.
dingin * Hareket etmeyen, kımıldamayan, sakin.
* Gücü tükenmiş, yorgun, mecalsiz.
dingincilik * Tam bir gönül rahatlığı, tutkusuzluk içinde bütün arzulardan sıyrılmışolarak, direnç göstermeden kendini
Tanrı ibadetine vermeyi ve tanrısal ruh dinginliği kazanmayıamaçlayan dünya görüşü.
dinginleşme * Dinginleşmek durumu.
dinginleşmek * Dingin duruma gelmek.
dinginleştirme * Dinginleştirmek işi veya durumu.
dinginleştirmek * Dingin duruma gelmesini sağlamak.
dinginlik * Dingin olma durumu, durgunluk, sükûnet.
Dingo’nun ahırı * girenin çıkanın belli olmadığıyer.
dinî * Dinle ilgili, din üzerine.
dini bir uğruna * Müslümanlık davasıyoluna.
dini bütün * Dinine çok bağlı, inancısağlam olan, dinin buyruklarınıeksiksiz yerine getiren.
dini gibi bilmek * çok iyi, kesinlikle bilmek.
dini imanıpara * tek düşüncesi para olan kimseler için kullanılır.
dinim hakkı için (veya dinim aşkına) * “dinimi tanık tutarım” anlamında bir ant.
dinine yandığım * öfke, kızgınlık gibi duyguları belirtmek için kullanılan ilenme sözü.
diniş * Dinmek işi veya biçimi.
dink * Pirinci kabuğundan ayırmak veya bulgur dövmek için kullanılan dibek.
* Şayak, aba gibi şeyleri dövmek için kullanılan araç.
dinleme * Dinlemek işi.
dinleme salonu * Müzik, tiyatro eserlerini dinletmek, radyo televizyon yayınlarıyapmak veya ses kaydetmek amacıyla akustiği
sağlanmışsalon, oditoryum.
dinlemek * İşitmek için kulak vermek.
* Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak.
* Uymak, başeğmek, itaat etmek.
* Kulakla veya dinleme aletiyle hastayımuayene etmek.
dinlence * Tatil.
dinlendirici * Dinlendirme özelliği olan.
dinlendirilmiş * Bir süre bekletilmiş.
dinlendirme * Dinlendirmek işi.

Bir yanıt yazın