Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 51

dinlendirmek * Dinlenmesini sağlamak.
* Durulmaya bırakmak.
* (tarla için) Nadasa bırakmak.
* Yanan lâmba, ateşvb.yi söndürmek.
dinlenme * Dinlenmek işi, istirahat.
dinlenme kampı * Kuruluşların tatil geçirmek için düzenledikleri kamp.
dinlenme salonu * İstirahat etmek, dinlenmek için ayrılmışsalon.
dinlenme yapmak * istirahat etmek, dinlenmek, yorgunluk çıkarmak.
dinlenmek * Güç kazanmak için çalışmaya ara vermek, yorgunluğunu gidermek, istirahat etmek.
* Önemsenmek, öğüdü yerine getirilmek.
* Bazıyiyecek ve içeceklerin tadınıarttırmak, kolay pişmesini sağlamak gibi sebeplerle bir süre bekletmek.
dinleti * Sanatçının müzik eserlerini bir topluluğa çalmasıveya söylemesi, konser.
dinletme * Dinletme işi.
dinletmek * Dinlemesini sağlamak, söz geçirmek.
dinleyici * Söylenen veya çalınan bir şeyi dinleyen kimse.
* Kayıtlı olmadığıhâlde derslere dışarıdan devam eden kimse.
dinleyicilik * Dinleyici olma durumu.
dinleyiş * Dinlemek işi veya biçimi.
dinme * Dinmek işi.
dinmek * Sona ermek, bitmek, durmak.
* (ses için) Susmak.
* (kar, yağmur, rüzgâr için) Kesilmek, yağmasıveya esmesi durmak.
dinmez * Dinmeyen.
dinozor * Dinozorlar takımından, boyu 20 m kadar olabilen, ilk çağlarda yaşamış, günümüze fosilleri kalmış bir
sürüngen.
* Gelişmelere ayak uyduramamış, çağın gerisinde kalmışveya mevcut durumu korumak isteyen kimse.
dinozorlar * Omurgalıhayvanlardan sürüngenler sınıfına giren, soyu tükenmiş bir takım.
dinozorlaşma * Dinozorlaşmak işi.
dinozorlaşmak * Dinozor gibi davranmak.
* Gelişmelere ayak uyduramamak, çağın gerisinde kalmak veya mevcut durum ve düzeni koruyup herhangi
bir köklü değişiklik yapmamak.
dinsel * Dinî.
dinsiz * Dinî inancı olmayan.
* Acımasız.
dinsizin hakkından imansız gelir * acımasız olan kişiyi, kendisinden daha acımasız biri yola getirir.
dinsizlik * Dinsiz olma durumu.
dip * Oyuk veya çukur bir şeyin en alt bölümü.
* Taban.
* Dikili duran bir şeyin yerle birleştiği nokta ve çevresi veya bir şeyin yanı başı.
* Kapalı bir yerin kapıya göre en uzak bölümü.
* Arka, kıç.
dip ağı * Palamut vb. balıklarıavlamak için denizin dibine atılan ağ.
dip balıkçılığı * Dipte yaşayan su ürünlerinin avlanılması.
dip dibe * yan yana sıkışmışolarak.
dip doruk * Baştan aşağı, dipten tepeye kadar, bütün.
dip koçanı * Hesap çıkarmaya, gerektiğinde koparılan parça ile karşılaştırma yapmaya yarayan ve yaprakları, deftere
bağlı olan bölüm.
dipçik * Tüfek vb. silâhların namlu gerisinde bulunan, atışsırasında silâhın omuza dayanmasınıveya tabancada elle
kavranmasınısağlayan taban bölümü.
dipçikleme * Dipçiklemek işi.
dipçiklemek * Dipçikle vurmak.
dipçiklenme * Dipçiklenmek işi.
dipçiklenmek * Dipçikle vurulmak.
dipdam * Hapishane.
dipdinç * Çok sağlıklı, çok canlı.
dipdiri * Çok diri.
dipfriz * Bozulabilecek yiyecekleri çok düşük ısılarda dondurarak uzun süre saklamak için kullanılan buzdolabı.
diplârya * Pisi balığının küçüğü.
dipleme * Diplemek işi.
diplemek * (bitkiyi) Kökünden sökmek.
* (içilecek bir şeyi) Dibine kadar içmek.
dipli * Dibi olan.
diploit * İki kromozom takımıtaşıyan hücre veya organizma.
diploma * Bir kimseye herhangi bir okulu veya öğrenim programını başarıyla tamamladığını; bir derece veya unvana
hak kazandığını; bir iş, sanat veya meslek dalında çalışabilme yetkisi elde ettiğini belirtmek için bir öğretim kurumunca
düzenlenip verilen resmî belge, icazetname, şahadetname.
diplomalı * Diploması olan.
* Yetkisi diploma ile belgelenmiş.
diplomasız * Diploması olmayan.
* Diploması olması gereken bir meslekte, diploması olmadan çalışan.
diplomasi * Uluslar arası ilişkileri düzenleyen antlaşmalar bütünü.
* Yabancı bir ülkede ve uluslar arasıtoplantılarda ülkesini temsil etme işi ve sanatı.
* Bu işte çalışan kimsenin görevi, mesleği.
* Bu görevlilerin oluşturduğu topluluk.
* Güç bir görüşme sırasında gösterilen ustalık ve beceriklilik.
diplomat * Uluslar arasıkonularda ülkesini temsil etmekle görevlendirilen kimse.
* İlişkilerinde kurnaz, becerikli olan.
* Teksir yapmak için kullanılan bir mumlu kâğıt türü.
diplomatça * Diplomata yakışır biçimde, diplomat gibi.
* Kurnazlıkla, açıkgözlükle.
diplomatik * Diplomasi ile ilgili.

Bir yanıt yazın