dişgeçirmek | * zorla veya inatla istediğini yaptırmak. |
dişgıcırdatmak | * öfkesini davranışlarıyla göstermek. |
dişgöstermek | * güçlü olduğunu, saldırıya geçebileceğini durumuyla belli etmek, tehdit etmek. |
dişhekimi | * Dişçi. |
dişhekimliği | * Dişçilik. |
dişkirası | * Sarayda veya zengin konaklarında iftardan sonra konuklara verilen armağan veya para. * Bir kimseye fazladan verilen para, armağan vb. |
dişmacunu | * Dişleri temizlemede kullanılan macun. |
dişotu | * Dişotugillerden, kurak ve çorak yerlerde yetişen, çok yıllık ve otsu bir bitki (Plumbago europea). |
dişotugiller | * Bitişik taç yapraklı iki çeneklilerden, örneği dişotu olan ve genellikle sıcak ve kurak yerlerde yetişen bitkilerden oluşan familya. |
dişözü | * Dişlerin, katılgan doku, damar ve sinirlerden oluşmuşiç bölümü. |
diştababeti | * Dişçilik. |
diştabibi | * Dişçi. |
diştacı | * Dişlerin dişetlerinin dışında kalan bölümü. |
diştaşı | * Dişköklerinde oluşan kireçsi taştabaka. * Dişlerin dişetlerinin dışında kalan bölümü. |
dişünsüzü | * Dil ucunun üst dişetlerine dokunmasıyla oluşan ünsüz: d, t, c, ç. |
diş budak | * Zeytingillerden, kerestesi sert ve değerli bir ağaç (Fraxinus excelsior). * Bu ağaçtan yapılmış. |
dişçi | * Diş, ağız bakımıyla ve hastalıklarıyla uğraşan hekim, dişhekimi. |
dişçik | * Çok küçük diş. |
dişçilik | * Diş, ağız bakımıyla ve hastalıklarıyla uğraşan tıp dalı, dişhekimliği. |
dişe diş | * iyi, kötü birşeyin karşılığını istemek. |
dişe dokunmak | * İşe yarar olmak, önemli olmak yerinde ve anlamlı olmak. |
dişe dokunur | * işe yarar, belirtilmeye değer, önemli. |
dişeği | * Taşlarıyontmak için kullanılan dişli bir çeşit çekiç. |
dişeğileme | * Dişeğilemek işi. |
dişeğilemek | * Dişeği denilen çekiçle değirmen taşıüzerinde dişyapmak, değirmen taşının dişlerini bilemek. |
dişeme | * Dişemek işi. |
dişemek | * Dişçıkarmak. |
dişi | * Yumurta oluşturan veya yavru doğuran (birey). * Hayvan ve bitkilerin, erkeği tarafından döllenecek biçimde oluşmuş cinsi. * Kadın. * Kadına özgü. * Girintili ve çıkıntılı olmak üzere bir çift oluşturan nesnelerin girintilisi. * (maden için) Yumuşak, kolay işlenen. * Şuh, işveli, çekici. |
dişi bakır | * Kolay işlenebilen bakır. |
dişi demir | * Yumuşak demir. |
dişi klişe | * Yazısı oyma olan klişe. |
dişi organ | * Çiçeklerde yumurtalığı içine alan, döllenme sonucu meyve ve tohumları oluşturacak organ. |
dişil | * Bazıdillerde dişi sayılan (kelime), müennes. |
dişileşme | * Dişileşmek durumu. |
dişileşmek | * Dişiye özgü davranışta bulunmak. |
dişileştirme | * Dişileştirmek işi. |
dişileştirmek | * Dişi duruma getirmek. |
dişilik | * Dişi cinsten olma durumu. * Kadına özgü olma durumu. |
dişilleştirme | * Dişilleştirmek işi. |
dişilleştirmek | * Bazıdillerde bir kelimeyi dişil duruma sokmak. |
dişillik | * Bazıdillerde kelimelerin dişil olma durumu. |
dişinden tırnağından artırmak | * (para için) yiyecek, giyecek vb. ihtiyaçlarından keserek biriktirmek. |
dişindirik | * İpe ilmik atarak hayvanın ağzına takılan gem. |
dişine göre | * gücünün yeteceği bir durumda. |
dişine vurmak | * Isırmak, dişlemek. * Değerini anlamak için kontrol etmek. |
dişini sıkmak | * darlığa, sıkıntıya dayanmak, katlanmak. |
dişini sökmek | * kötülük edemeyecek duruma getirmek. |
dişini tırnağına takmak | * çok büyük güçlüklere, sıkıntılara katlanmak; bütün gücünü kullanmak. |
dişinin kovuğuna bile gitmemek | * (yiyecek için) çok az gelmek. |
dişisel | * Şuh. |
Kategoriler