Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 62

doğurganlaşmak * Doğurgan duruma gelmek.
doğurganlaştırma * Doğurganlaştırmak işi veya durumu.
doğurganlaştırmak * Doğurgan duruma getirmek.
doğurganlık * Çok doğurma durumu, doğurgan olma durumu.
doğurgu * Ortaya çıkan sonuç.
doğurma * Doğurmak işi.
doğurmak * Yavru dünyaya getirmek, doğum yapmak.
* Ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak.
doğurtma * Doğurtmak işi veya durumu.
doğurtmak * Doğurmasını sağlamak, doğurmasına yardım etmek.
doğurucu * Doğurmasınısağlayan.
* Yeni düşünceleri ortaya koyan (kimse).
doğuruş * Doğurmak işi veya biçimi.
doğuş * Doğmak işi veya biçimi.
doğuştan * Doğumla beraber (gelen), yaradılıştan, fıtrî.
* Kişinin doğduğu andan beri var olan, öğrenilmişşeylerin sonucu olmayarak, doğuşla birlikte gelen,
yaradılıştan, fıtrî.
doğuştancılık * Herhangi bir canlıtürünün yapısal ve görevsel gelişiminde yaşantı, öğrenme gibi edinilmişfaktörlere değil,
kalıtımla ilgili olanlara ağırlık ve öncelik veren görüş, fıtriye, nativizm.
dok * Gemilerin yükünün boşaltıldığıveya onarıldığı, üstü örtülü havuz.
* Ticaret mallarınısaklamak için rıhtımda yapılan büyük depo.
doksan * Seksen dokuzdan sonra gelen sayının adıve bu sayıyı gösteren rakam, 90, XC.
* Dokuz kere on, seksen dokuzdan bir artık olan.
doksan (veya kırk, seksen) kapının ipini çekmek * birçok yere uğramak.
doksanar * Doksan sıfatının üleştirme biçimi, her birine doksan, her defasında doksanı bir arada olan.
doksanıncı * Doksanın sıra sıfatı, sırada seksen dokuzuncudan sonra gelen.
doksanlık * İçinde doksan tane bulunan.
* Doksan yaşında olan.
doktor * Hekim.
* Bir fakülteyi veya bir yüksek okulu bitirdikten sonra belli bir bilim dalında en yüksek öğrenim basamağına
vardığını, geçirdiği özel sınavla ve başarılı bir eserle gösterenlere verilen unvan.
doktor doktor dolaşmak (veya gezmek) * tedavide çabuk ve kesin sonuç almak ümidiyle birçok doktora başvurmak.
doktora * Doktor unvanınıkazanmak için verilen sınav.
* Bir fakülte veya yüksek okulu bitirdikten sonra o bilim dalında sınav ve bilimsel bir eserle erişilen derece,
basamak.
doktoralı * Doktorası olan.
doktorasız * Doktorası olmayan.
doktorluk * Hekim olma durumu, hekimlik, tabiplik.
* Doktor olma durumu.
doktrin * Öğreti.
doktrinci * Doktrinle ilgili (kimse veya görüş).
doku * Bir vücudun veya bir organın yapıögelerinden birini oluşturan hücreler bütünü, nesiç.
* Bir bütünün yapısıve özelliği.
doku bilimci * Doku bilimiyle uğraşan kimse, bilgin.
doku bilimi * Canlılardaki dokuların oluşum, evrim ve birleşimini inceleyen bilim dalı, histoloji.
doku bozukluğu * Yara, darbe, iltihap, ur gibi sebeplerle bir organda ortaya çıkan bozukluk, yıpranma, lezyon.
dokuma * Dokumak işi, mensucat, tekstil.
* Kumaşolabilen, kumaşyapılabilen.
* Tezgâhta dokunarak elde edilen (kumaş).
* Minder örtüsü, yatak kılıfı gibi şeyler için kullanılan ve boyalıpamuk ipliğinden dokunan bez.
* Yapı, oluşum.
dokuma tezgâhı * Dokuma işinin yapıldığımakine veya araç.
dokumacı * Dokumacılık yapan kimse.
dokumacılık * Kumaşdokuma işi, sanatıveya dokuma ticareti, tekstil.
* Dokuma sanayii.
dokumahane * Dokuma tezgâhlarının bulunduğu ve çalıştığıyer.
dokumak * Tezgâhta ipliği, çözgü ve atkıdurumunda kullanarak kumaşyapmak.
* En ince noktalarına kadar özen göstererek, emek vererek ortaya çıkarmak.
* Ağacın yemişlerini sırıkla vurarak indirmek.
dokumalı * Dokuması olan.
* Dokunmuş.
dokunaç * Birçok omurgasız hayvanın başında bulunan, dokunmaya, tutmaya yarayan hareketli uzantı.
dokunaklı * Etkili, insanın içine işleyen, müessir.
dokunaklılık * Dokunaklı olma durumu.
dokunca * Kötülüğe yol açan, sağlığı bozan.
* Zarar, yıkım, tahrip.
dokunca görmek * zarara uğramak, harap olmak.
dokuncalı * Dokuncası olan, zararlı.
dokuncasız * Dokuncası olmayan, zararsız.
dokundurma * Dokundurmak işi.
dokundurmak * Dokunmasını sağlamak.
* Bir şeyi üstü kapalıve sitem yollu hatırlatmak, tariz etmek.
dokunma * Dokunmak (I) işi, temas.
dokunma * Dokunmak (II) işi.

Bir yanıt yazın