Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 70

dökmek * Sıvıveya tane durumunda olan şeyleri bulunduklarıyerden, kaptan başka bir yere boşaltmak.
* Belli bir yere boşaltmak.
* Akıtmak, düşürmek.
* Saçmak, serpmek.
* Salmak, bırakmak.
* Üstünde bulunan bir şeyi düşürmek.
* Teninde kızamık, kızıl, su çiçeği hastalıklarında olduğu gibi kırmızılekeler çıkmak.
* Maden, mum eriyiği veya çimento, alçı gibi şeyleri kalı ba akıtarak biçim vermek, döküm yapmak.
* Sulu hamuru kızgın yağveya tepsinin içine akıtarak pişirmek.
* Bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak.
* Bol bol vermek, ödemek, sarf etmek.
* Çok söylemek.
* Bir şeyi yok etmek için atmak.
* Çok sayıda öğrenciyi sınavda veya bir üst sınıfa geçirmede başarısız saymak.
* Bir işte veya bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik yapmak.
* Açığa vurmak, söylemek, ortaya koymak.
* Yakmak, tutuşturmak.
* Kullanmak, harcamak, sarf etmek.
döktürme * Döktürmek işi.
döktürmek * Dökmek işini yaptırmak.
* Kolaylıkla ve güzel söylemek, yazmak veya oynamak.
dökük * Dökülmüş.
* Çok eskimiş.
* Dökümlü.
döküklük * Dökülmüşolma durumu.
dökülgen * Bir çeşit üzüm.
dökülme * Dökülmek işi.
dökülmek * Dökmek işi yapılmak veya dökmek işine konu olmak.
* Kır, sokak gibi yerlerde insanlar çokça birikmek.
* Çok eskimişolmak, değerini ve güzelliğini yitirmek.
* (kumaşiçin) Dökümlü olmak.
* Çok yorgun, hasta olmak.
* Bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak.
* (akarsular için) Göl veya denizde son bulmak.
* Yerinden ayrılmak, düşmek.
* Çıkmak, ortaya konulmak.
* Salınmak, serbest bırakılmak.
* Kaplamak, yayılmak.
dökülüp saçılmak * soyunmak, çok açılmak.
* bir şey uğruna çok para harcamak.
dökülüş * Dökülmek işi veya biçimi.
döküm * Kalı ba dökme işi ve bunun yapılışyöntemi.
* Kalı ba dökme yoluyla yapılmış(nesne).
* Kumaşın dökümlü olma niteliği.
* Bir şeyi ayrıntılı olarak ortaya koyma.
* Dökülme zamanı.
döküm evi * Fabrikalarda döküm yapılan yer.
dökümcü * Döküm işleri yapan kimse, dökmeci.
dökümcülük * Dökümcünün işi ve zanaatı, dökmecilik.
dökümhane * Döküm evi.
dökümleme * Dökümlemek işi.
dökümlemek * Bir işin dökümünü yapmak.
dökümlü * Niteliğinden ötürü kolayca istenilen biçim verilebilen (kumaş).
dökünme * Dökünmek işi.
dökünmek * Kendi üstüne dökmek.
* Rahat bir kıyafet giymek.
döküntü * Dökülmüş, saçılmışşeyler.
* Bir topluluktan geri kalmışkimseler.
* Bazıhastalıklarda görülen çı ban, leke, uçuk gibi hastalık belirtisi.
* Deniz yüzüne yakın, üzerinde dalgaların çatladığıkaya kümesi.
* İşe yaramayan, değersiz, kötü, berbat.
* Değersiz, bayağı, ayak takımından olan.
* Parçalanan taşların yamaç aşağıkayması, yuvarlanması, etekte birikmesiyle oluşan yer.
* (kâğıtçılıkta) Üretimin herhangi bir safhasında ıskartaya çıkan, genellikle tekrar hamur hâline getirilen, yaş
ve kuru biçimleri olan kâğıt veya karton artığı.
döküntülü * Döküntüsü olan.
* Deride döküntü ile görülen, döküntü ile beliren (hastalık).
döküntüsüz * Döküntüsü olmayan.
döküp saçmak * dağıtmak, ziyan etmek.
döl * Canlıların üremesi sonucu ortaya çıkan yeni birey veya yeni bireylerin bütünü, zürriyet, nesil.
* Yavru, çocuk.
döl almak * cins bir hayvandan yararlanarak iyi cins yavru almak.
döl ayı * Hayvanların yavruladıklarıay.
döl döş * Çocuklar ve torunlar, soy sop.
döl döşsahibi olmak * çocuk ve torunları bulunmak.
döl eşi * Etene, son, meşime.
döl vermek * yavru vermek, üremek.
* ürün vermek.
döl yatağı * Memelilerde dölün ana karnında iken, içinde bulunduğu organ, rahim.
döl yolu * Döl yatağının ağzından dışarıya doğru uzanan yol, vagina.
dölek * Ağır başlı, uslu, ağır davranışlı.
* Düz, engebesiz (toprak parçası).
dölleme * Döllemek işi, ilkah.
döllemek * Erkek gamet bir yumurtacıktaki dişi gametle kaynaşmayısağlayarak yumurtacığıtam bir hücre durumuna
getirmek, ilkah etmek.
dölleniş * Döllenmek işi veya biçimi.
döllenme * Erkek gametle dişi gametin kaynaşmasıyla yumurtacığın embriyon durumuna gelmesi, aşılanma, ilkah.
* Tozlaşma.
döllenmek * Döllemek işine konu olmak, aşılanmak.
döllenmesiz * Döllenmemişolan.
döllenmesiz üreme * Döllenmemişyumurtanın gelişmesiyle oluşan üreme biçimi, partenogenez.
döllü döşlü * Dölü döşü olan.
* Çocuk veya torun sahibi olarak.
dölüt * Embriyonun, bütün organları belirdikten sonra aldığı ad, cenin.
dömifinal * Yarıfinal.
dömivole * Futbolda topun yere vurup sektiği anda, ayakla yapılan vuruş.
dönbaba * Turnagagası.
döndürme * Döndürmek işi, irca, tahvil.
döndürmek * Dönmesini sağlamak.
* Çevirmek.
* Sınıfta bırakmak.
* Düzene koymak, yönetmek.
döndürülme * Döndürülmek işi.
döndürülmek * Döndürmek işine konu olmak.

Bir yanıt yazın