Kategoriler
D SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük D Sayfa 8

dalyasan * Sarıkların omuz üzerine dökülen ucu.
dam * Yapılarıdışetkilerden korumak amacıyla üzerlerine yapılan çoğu kiremit kaplı bölüm.
* Toprak damlıev, küçük ev, köy evi.
* Ahır.
* Tutuk evi.
dam * Dansta kavalyenin eşi.
* İskambil kâğıtlarında kız.
dam aktarma * Damın kiremitlerini elden geçirip kırıklarınıdeğiştirme.
dam altı * Barınılacak, sığınılacak yer.
dam koruğu * Dam koruğugillerden, bir veya çok yıllık türleri olan, ılık iklimlerde yetişen otsu bir bitki (Sedum).
dam koruğugiller * İki çeneklilerden örnek bitkisi dam koruğu olan bir bitki familyası.
dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı * yersiz ve saçma sözler karşısında hafifseme yollu söylenir.
dam yandı, içindeki sıçan da (birlikte) yandı * “bu, büyük bir kayıp, ama eskiden yol açtığırahatsızlık da sona erdi” anlamında kullanılır.
dama * Karelere ayrılmışzemin üzerinde on altıtaşla iki kişi arasında oynanan oyun.
dama çıkmak * cinsî istekleri artmak.
dama demek * gücü kalmayarak bir işi daha ileri götüremeyecek duruma gelmek.
* tükenmek.
dama tahtası * Üzerinde dama oynanan tahta.
dama taşı * Dama oynanan taş.
* Sık sık bir yerden başka bir yere giden veya atanan.
dama taşı gibi oynatmak * sık sık bir yerden bir yere göndermek veya atamak.
damacana * Su veya başka sıvılarıtaşımaya yarayan dar ağızlışişkin karınlı genellikle hasır veya plâstik sepet içinde
korunan büyük şişe.
damacı * Dama oyuncusu.
damak * Ağız boşluğunun tavanı.
damak eteği * Damağın kemiksiz ve yumuşak olan arka bölümü.
damak tadı * Tat alma duyusuna uygun yiyecek.
damak ünsüzü * Dil sırtıyardımı ile ön damakta veya art damakta oluşan ses: g, k, n.
damaklı * Damağı olan.
damaklıdiş * Damağı ile beraber hazırlanmıştakma diş.
damaksı * Boğumlanma noktasıdamakta bulunan (ses).
damaksıl * Damakla ilgili.
damaksıllaşma * Damaksıllaşmak işi.
damaksıllaşmak * Bir kelimede art damaktan çıkan bir ünsüz veya kalın bir ünlü ön damağa kayıp yumuşamak ve incelmek:
Yana > yine, alma > elma gibi.
damaksıllaşmış * Damaksıllaşan veya gerçekte damaksı olan ünsüze verilen ad.
damaksıllaştırma * Damaksıllaştırmak işi.
damaksıllaştırmak * Bir fonemin boğumlanma noktasınısert damağa doğru kaydırmak.
damaksız * Damağı olmayan.
* Tat alma duyusu zayıflamışolan veya bu duyuyu tamamen yitirmişolan (kimse).
* Sivri uçlu balıkçı iğnesi.
damalı * Üstünde kareler bulunan.
damar * Canlıvarlıklarda kanın veya besleyici sıvıların dolaştığıkanal.
* Mermerde, bazıtaşlarda ve tahta kesitlerinde renk ayrılığı gösteren dalgalıçizgi.
* Başka türden katmanların arasında bulunan sıvı, maden veya mineral katmanı.
* Soy, yaradılış.
* Huy, mizaç.
* İçinde ongun besi suyunun dolaştığı odunsu dokudan boru.
* Böceklerde kanat zarınıdik tutmaya yarayan organ.
damar aktarma * Vücudun bir yerinden alınan damarıtıkanmışdamarın yerine koymak suretiyle yapılan tedavi, by-pass.
damar damar * Çok damarlı.
* Katmanlı.
damar sertliği * Atardamar iç yüzeyinde yaşlanma, yıpranma, kireçlenme sebebiyle ortaya çıkan kan dolaşımı güçlüğü ve
kan basıncının artmasıhastalığı.
damar tabaka * İnce kan damarlarından oluşan, göz küresinin içini döşeyen katman.
damar tıkanıklığı * Atardamar kanının pıhtılaşmasıveya yağparçacıklarının oluşmasısonucunda meydana gelen tıkanma,
amboli.
damarcık * Küçük damar.
damardaraltan * Damarların kas tabakasını büzerek kanın dolaşımınıçabuklaştıran veya düzenleyen (sinir, madde).
damargenişleten * Damarların kas tabakasını gevşeterek çapını büyüten (sinir, madde).
damarı(veya damarları) kabarmak * (bir huy veya duygu) güçlü bir biçimde ortaya çıkmak.
damarı bozuk * Huysuz, sinirli, aksi, geçimsiz kimse.
damarıkurusun * birinin huysuzluğuna öfkelenildiğinde, ilenme olarak söylenir.
damarıtutmak * kötü huyu, aksiliği depreşmek.
damarına (veya damarlarına) işlemek * kötü bir huy, vazgeçilmez bir biçimde yerleşmek.
damarına basmak * birini, duyarlı olduğu bir konuda kızdırmak.
damarına çekmek * soyunun özelliklerini taşımak.
damarına girmek * birinin hoşlanacağışeyler yaparak kendisini ona sevdirmek.
damarını bulmak * hoşlanabileceği biçimde davranıp uysallığını sağlamak.

Bir yanıt yazın