ekseri | * En çok, en çoğu, çoğu kez. |
ekseriya | * Çoğunlukla, çokluk, çoğu kez. |
ekseriyet | * Çoğunluk, çokluk. |
ekseriyetle | * Genellikle, çoğunlukla, çoklukla. |
eksi | * Çıkarma işleminde ” – ” işaretinin adı, nakıs. * Sıfırdan küçük, önünde eksi işareti bulunan (sayı), negatif, nakıs, artıkarşıtı. |
eksi sayı | * Sıfırdan küçük sayı, negatif sayı. |
eksi uç | * Elektrikli ayrıştırmada sıvıya batırılıp akımın geçmesini sağlayan metal uçlardan eksi yüklü olanı, katot. * Elektrikle yapılan temizleme, parlatma vb. işlemlerde yer alan eksi yüklü elektrot. |
eksibe | * Kum yığını, kumul. |
eksik | * Gerekli duyulan, ihtiyaç duyulan (şey), noksan. * Bir bölümü olmayan, natamam. * Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat. * Az. |
eksik artık | * Biraz eksik veya fazla olabilir anlamında kullanılır. |
eksik çıkmak | * tartıveya ölçünün tam olmadığı görülmek. |
eksik doğmak | * vaktinden önce veya organları gelişmeden doğmak. |
eksik etek | * Kadın. |
eksik etmemek | * her zaman bulundurmak, sürdürmek. |
eksik gedik | * Ufak tefek ihtiyaçlar. |
eksik gedik kapamak | * gerekli olan ufak tefek ihtiyaçlarıkarşılamak. |
eksik gelmek | * yetişmemek, yetmemek. |
eksik olma | * “var ol, sağol” gibi hoşnutluk anlatır. |
eksik olmamak | * her vakit ve her fırsatta bulunmak. |
eksik olmasın | * “sağolsun, var olsun” anlamında birine karşıhoşnutluk bildirir. |
eksik olsun | * “gereği yok” anlamında kullanılır. * ölsün!. |
eksiklenme | * Eksiklenmek işi veya durumu. |
eksiklenmek | * Eksiği bulunmak. |
eksikli | * Kendisine bir şey gerekli olan, muhtaç. * Kadın. |
eksiklik | * Eksik olma durumu, eksik olan miktar, noksan, nakısa, fıkdan. |
eksiksiz | * Eksiği olmayan, tam, tamam. * İyi, namuslu, temiz. |
eksilen | * Çıkarma işlemindeki ilk sayı. |
eksiliş | * Eksilme işi. |
eksilme | * Eksilmek işi, tenakus. |
eksilmek | * Azalmak, az duruma gelmek. * Bulunmak, var olmak, rastlanmak. |
eksiltilme | * Eksiltilmek işi. |
eksiltilmek | * Eksiltilmek işine veya durumuna konu olmak. |
eksiltme | * Eksiltmek işi. * Bir işin kimin tarafından daha ucuz yapılacağının anlaşılması için istekliler arasında açılan fiyat kırma işi, münakaşa, ihale. |
eksiltmek | * Eksik duruma getirmek, sayısınıazaltmak. |
eksiltmeye çıkarılmak | * bir iş, istekliler arasında en uygun olana bırakılmak için hazırlanıp sunulmak, ihaleye çıkarılmak. |
eksin | * Anyon. |
ekskavatör | * Kazımakinesi kazaratar, kazmaç. |
eksper | * Bilirkişi, uzman. |
eksperimantalizm | * Deneyselcilik. |
eksperlik | * Bilirkişinin görevi, uzmanlık. |
ekspertiz | * Eksperlerce yapılan inceleme, keşif, muayene. |
ekspertiz raporu | * Eksperler tarafından yapılan inceleme sonunda hazırlanan rapor. |
ekspoze | * Bir yere sunulan bildiri özeti. |
ekspozisyon | * Sergi. |
ekspres | * Yalnız büyük duraklarda duran, büyük iskelelere uğrayan ve çok hızlı giden tren, uçak veya gemi. * İvedilikle, çabuk yapılan (şey). * (posta ile yollanan, hızla yerine gitmesi istenilen şeyler için) Özel ulak. |
ekspres yol | * Taşıtların hızlarınıkesmeden gidebileceği genişlikte, gidişve gelişyönleri bölünmüşyol. |
ekspresyonist | * Dışa vurumcu. |
ekspresyonizm | * Dışa vurumculuk. |
ekstra | * En iyi, üstün nitelikli (tür). * Fazladan, alışılan ve gerekenden başka. |
ekstrafor | * Giysilerin etek, kol, yaka parçalarına, perdelerin ucuna geçirilen seyrek dokunmuşketen şerit. |
Kategoriler