Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 25

emeline âlet etmek * birini veya bir şeyi kendi istekleri doğrultusunda kullanmak.
emen * Çukur, bağçubuğu, ağaç veya sebze dikmek için açılan çukur.
emici * Emme işini yapan.
emici kıllar * Bitkilerin köklerinde bulunan ve topraktaki besin maddelerini emip beslenmelerine yarayan tek hücreli
uzantılar.
emici tüyler * Emici kıllar.
emik * Emmekten çürüyen yer, emme izi.
* İnsan beyni.
emik * Bkz. imik, ümük.
emilme * Emilmek işi.
emilmek * Emmek işine konu olmak.
emin * İnanılır, güvenilir.
* Sakıncasız, emniyetli, tehlikesiz.
* Şüphesi olmayan.
* Osmanlı imparatorluğunda bazıdevlet görevlerindeki sorumlu kişilere verilen ad.
emin olmak * inanmak, güvenmek.
emir * Buyruk, komut.
* Bir makamdan öbürüne geçerken görevliye verilen belge.
emir * Araplarda ve daha başka Müslüman ülkelerde bir kavim, şehir veya ülkenin başı.
emir almak * talimat almak.
emir cümlesi * Yüklemi emir kavramıveren cümle.
emir eri * Subayların kıt’a ve daire dışında buyruklarında bulunan er, emirber.
emir etmek * Bkz. emretmek.
emir kipi * Fiilin yapılmasınıdileyen veya emreden isteme kipi. Türkçede bu kip birinci teklik ve çokluk kişiler için
kullanılmaz. İkinci kişiler için -in, -iniz, üçüncü kişiler için, -sin, -sinler ekleri kullanılır.
emir kulu * Bir işi, aldığı buyruk gereğince yapmak yükümlülüğünde olan kimse.
emir subayı * Yüksek rütbeli komutanların emrine verilmişsubay.
emir vermek * buyurmak, buyruk vermek.
emirber * Emir eri.
emirberlik * Emirber olma durumu, emirberin işi.
emircik * Yalıçapkını, iskele kuşu.
emirlik * Emir (II) olma durumu.
* Bir emirle yönetilen bölge.
emirname * Yazılı buyruk.
emisyon * Devletçe para, senet ve tahvil çıkarma, piyasaya sürme.
emiş * Emmek işi veya biçimi.
emişme * Emişmek işi veya durumu.
emişmek * Karşılıklı olarak emmek.
* Sağılmadan önce koyunların kuzular tarafından gizlice emilmesi.
emiştirme * Emiştirmek işi.
emiştirmek * Emişmelerini sağlamak.
emlâk * Ev, arsa, bahçe gibi taşınamayan mal ve mülklerin ortak adı, taşınmazlar, gayrimenkul.
emlâk bürosu * Emlâk alım satımı, kiralanması ile uğraşan işyeri.
emlâk vergisi * Her yıl belediyelere ödenen ev, dükkân, arsa vb. mülklerin vergisi.
emlâkçi * Emlâk alıp satma işiyle geçinen kimse.
emlâkçilik * Emlâkçinin işi.
emleme * Emlemek işi veya durumu.
emlemek * İlâç sürmek, ilâç vermek.
emlik * Emme dönemindeki küçük çocuk .
* Zamanından daha geç doğan kuzu veya oğlak .
emme * Emmek işi.
* Soğurma, massetme.
* Boruda akan sıvının oluşturduğu çekiş.
* Petrol ile ilgili işlemlerde bir akışkanın çekilişi; bir deponun böyle bir çekilme ile doldurulması işlemi.
emme * Amma, ama.
emme basma tulumba * Hem çeken hem de ileten tulumba.
emmeç * Kendisine bağlanan bir kabın içindeki gazıseyreltmeye veya sıkıştırmaya yarayan, içinden bir sıvı
geçirilerek çalıştırılan araç, aspiratör.
emmek * Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak.
* Tükürük yardımıyla eriterek içine çekmek.
* Soğurmak, massetmek.
* Uzun süre yararlanmak.
emmi * Amca.
emmi oğlu * Amcanın oğlu.
* Dost, arkadaş, teklifsiz olunan kimse.
emniyet * Güvenlik.
* Güven, inanma, itimat.
* Polis işleri.
* Güvenlik işlerinin yürütüldüğü yer.
* Bir araçta güven sağlayıcıparça.
emniyet pimi * Ateşli silâhlarda güvenli kullanımısağlayan pim.
emniyet altına almak * korumak.

Bir yanıt yazın