Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 27

emzirmek * Kadın veya dişi hayvan memesindeki sütü yavruya vermek.
emzirtme * Emzirtmek işi.
emzirtmek * Emzirmek işini yaptırmak.
en * Bir yüzeyde boy sayılan iki kenar arasındaki uzaklık, genişlik, boy karşıtı.
en * Hayvanlara veya eşyaya vurulan damga, işaret.
en * Başına geldiği sıfatların en üstün derecede olduğunu gösterir.
-en * Bkz. -an / -en.
en azından * en azı ile, hiç olmazsa.
en fenası * Bkz. en kötüsü.
en iyisi * en çok tercih edilen.
en kötüsü * hiç istenmeyen.
enam * Yaratılmış bütün canlılar.
* Halk.
enayi * Fazla bön, avanak, et kafalı, budala.
enayi dümbeleği * Çok enayi.
enayice * Enayi gibi.
enayicesine * Enayice davranarak, enayi gibi.
enayileşme * Enayileşmek işi veya durumu.
enayileşmek * Enayi durumuna düşmek.
enayilik * Enayi olma durumu, enayice davranış.
enayilik etmek * enayi gibi davranmak.
enberi * Çift yıldızlarda birleşenlerin kütle merkezine göre çizdikleri elips yörüngede, kütle merkezinin bulunduğu
odağa en yakın nokta.
enbiya * Nebiler, peygamberler.
encam * Son, işin sonu.
* Gelecek.
encek * Enik.
encik * Enik.
encikleme * Enciklemek işi.
enciklemek * Bkz. eniklemek.
encümen * Yarkurul, komisyon, komite.
endaht * Atma, atış, atılma.
* Silâh atma, boşaltma.
endam * Vücut, beden, boy bos.
endam aynası * İnsanı boyunca gösteren ayna.
endamlı * Boylu, boyu bosu yerinde.
endamsız * Boyu bosu yerinde olmayan, kısa, çelimsiz.
endaze * 65 cm boyunda bir uzunluk ölçüsü.
* Ölçü.
endazeleme * Endazelemek işi.
endazelemek * Endaze ile ölçmek.
endazesiz * Ölçüsüz.
endazeyi kaçırmak * fazla abartmak, ölçüyü kaçırmak.
endazeyi şaşırmak * ne yapacağına karar verememek, eli ayağıdolaşmak.
endeks * İndeks.
endeksleme * Endekslemek işi.
endekslemek * Endekse bağlamak.
endekslenme * Endekslenmek işi veya durumu.
endekslenmek * Endekse bağlanmak.
endeksli * Endekse bağlanmış.
endemik * Sadece orada yetişen.
ender * Çok az, çok seyrek.
* Çok seyrek olarak, çok seyrek bir biçimde.
enderun * Saraylarda harem ve hazine dairelerinin bulunduğu yer.
* Büyük sarayların iç bölümü.
* Devlet görevlilerini yetiştiren okul.
enderunlu * Enderunda eğitim görmüşolan.
endirekt * Doğrudan değil, dolaylı.

Bir yanıt yazın