endişe | * Düşünce. * Tasa, kaygı; kuşku, korku. |
endişe etmek | * tasalanmak, kaygılanmak. |
endişelenme | * Endişelenmek işi. |
endişelenmek | * Tasalanmak, kaygılanmak. |
endişeli | * Tasalı, kaygılı; kuşkulu, korkulu. |
endişesiz | * Tasasız, kaygısız, kuşkusu olmayan, korkusuz; düşüncesiz. |
endişesizlik | * Endişesiz olma durumu. |
endişeye düşmek | * tasaya kapılmak, kaygılanmak. |
endoderm | * İç deri. |
endogami | * İç evlilik. |
endokrin | * İç salgı. |
endokrinoloji | * İç salgı bilimi. |
Endonezyalı | * Endonezya halkından olan kimse. |
endoskop | * İnsan vücudunun herhangi bir boşluğunu, muayeneyi kolaylaştırmak için aydınlatıp görünür hâle getiren alet, andoskop. |
endoskopi | * İnsan vücudunda, organ veya kovuk içlerinin endoskopla muayenesi. |
endotermik | * Isıalan. |
endüksiyon | * Tüme varım. |
endüstri | * Sanayi. |
endüstrileşme | * Endüstrileşmek işi, sanayileşme. |
endüstrileşmek | * Endüstri alanında gelişmek, sanayileşmek. |
endüstriyalizm | * Sanayicilik. |
endüstriyel | * Endüstri ile ilgili, sınaî. |
enek | * Enenmiş, burulmuş, erkekliği giderilmiş. |
-enek | * Bkz. -anak / -enek. |
eneme | * Enemek işi. |
enemek | * Erkeklik bezlerini burarak veya çıkararak erkekliğini gidermek, iğdişetmek, hadım etmek. |
enenme | * Enenmek işi. |
enenmek | * Enemek işi yapılmak, erkekliği giderilmek. |
enerji | * Maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç, erke. * Organizmanın etkin gücü. * Manevî güç. |
enerjik | * Enerji ile ilgili. * Güçlü ve hareketli. * Davranışlarında kararlarınıkesinlikle uygulayan. |
enerjiklik | * Enerjik olma durumu. |
enez | * Cılız, zayıf, güçsüz. |
eneze | * Enez. |
enezeleşme | * Enezeleşmek işi. |
enezeleşmek | * Eneze duruma gelmek. |
enfarktüs | * Bir organda, bir atardamarın, doku bozukluğu sonucu kan pıhtısı ile tıkanması. |
enfeksiyon | * Organizmada hastalığa yol açan bir mikrobun genel veya yerel gelişmesi, yayılması. |
enfes | * Çok güzel, en güzel. |
enfiye | * Çürütülmüştütünden yapılan ve burna çekilen keyif verici toz, burun otu. * Burna çekilmek için hazırlanmıştoz ilâç. |
enflâsyon | * Para şişkinliği. * Pahalılık. * Gereğinden fazla artış, şişkinlik. |
enflüanza | * Grip, ingin, paçavra hastalığı. |
enformasyon | * Danışma, tanıtma. * Haber alma, haber verme, haberleşme. |
enfraruj | * Kızıl ötesi. |
enfrastrüktür | * Alt yapı. |
enfüsî | * Nesnelerin gerçeğine değil, ferdin düşünce ve duygularına dayanan, öznel. |
engebe | * İç ve dışgüçlerin etkisiyle oluşan, yayla, ova, koyak, çukur gibi biçimlerin bütünü, yer biçimleri, yüzey şekilleri, arıza. |
engebeli | * Engebesi olan, engebesi çok olan, arızalı. |
engebelik | * Engebeli olma durumu. * Yer biçimleri, yüzey biçimleri, arıza. |
engebesiz | * Engebesi olmayan. |
engel | * Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, mânia. * Engelli koşularda, her yarışçının üzerinden atlaması gereken, çerçeve ile tabandan kurulu tahta düzen. |
Kategoriler