Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 30

enselenmek * Yakalanmak, ele geçirilmek.
enser * Büyük çivi, ekser.
ensesi kalın * Güçlü, istediğini yapabilen, sözü geçer (kimse).
ensesinde boza pişirmek * ısıtmak, kızgın duruma getirmek.
* birini çok üzmek, tedirgin etmek, sürekli çalıştırmak.
ensesine binmek * birine bir işi yaptırmak için sürekli baskıaltında bulundurmak.
ensesine yapışmak * yakalayıp sıkıştırmak.
ensiz * Eni küçük olan, dar.
ensizlik * Ensiz olma durumu.
enstantane * Işıklama süresi saniyenin 1/25’i veya daha kısa olan hızlı bir hareketi çekme yöntemi.
* Bu yöntemle çekilen (fotoğraf).
* Bir anda olan.
enstantane fotoğraf * Bkz. enstantane.
enstitü * Bir üniversiteye bağlıveya bağımsız bir kuruluşolarak genelikle araştırma yapan ve bazıdurumlarda
öğretime de yer veren eğitim kurumu.
enstrüman * Çalgı.
enstrümantal * Yalnız çalgılarla ilgili olan.
enstrümantal müzik * Yalnız çalgılar için hazırlanmışmüzik.
enstrümantalizm * Araççılık.
ensülin * Şeker hastalığına karşıkullanılan bir hormon.
entari * Genellikle tek parçalıkadın giyeceği.
* Arap ülkelerinde erkeklerin giydiği uzun, düz üstlük.
entarilik * Entari yapılmaya uygun (kumaş).
entegrasyon * Bütünleşme, birleşme.
entegre * Bir bütünü, bir grubu oluşturan.
entel * Entellektüel olmaya özenen ancak bunun için gerekli olan niteliği kazanmamış.
* Sahte aydın.
entelekt * Akıl, zihin, idrak, anlık.
entelektüalizm * Anlıkçılık, zihniye.
entelektüel * Bilim, teknik ve kültürün, değişik dallarında özel öğrenim görmüş(kimse), aydın, münevver.
* Fikir sorunlarıyla ilgili.
entelektüellik * Entelektüel olma.
entelekya * Aristo’ya göre, her varlığın erişmeye yöneldiği olgunluk durumu.
enteresan * İlgi çekici, ilginç.
enteresanlık * Enteresan olma durumu, ilginçlik.
enterkoneksiyon * 343 interkoneksiyon.
enternasyonal * Uluslar arası, milletler arası, beynelmilel.
enternasyonalci * Uluslar arasıcı, beynelmilelci.
enternasyonalcilik * Uluslar arasıcılık.
enternasyonalizm * Uluslar arasıcılık, beynelmilelcilik.
enterne * Göz altında (olan).
enterne etmek * göz altına almak.
entertip * Basımcılıkta harfleri satır olarak dizen ve döken dizgi makinesi.
entimem * Bir veya birden çok öncülü (önceden bilindiği var sayılarak) kaldırılmışolan tasımsal çıkarım.
entipüften * Hiç değeri olmayan, derme çatma, uydurma.
entomoloji * Böcek bilimi.
entomolojist * Böcek bilimci.
entrika * Bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli çalışma, oyun, dolap, düzen, dalavere, dek, desise, hile.
entrika çevirmek * entrika ile amacına ermeye çalışmak, dolap çevirmek.
entrikacı * Entrika çeviren, düzenci, dessas.
entrikacılık * Entrikacı olma durumu.
entrikaya kurban gitmek * bir hileli, dalavereli işsonunda zarara uğramak.
enva * Türler, çeşitler.
envaiçeşit * Çeşit çeşit, türlü türlü.
envaiçeşitli * Envaiçeşidi olan, türlü türlü.
envaitürlü * Çok değişik türleri olan, çeşitli çeşitli, türlü türlü, envaiçeşitli.
envanter * Bir ticaret kuruluşunun para, mal ve diğer varlıklarıyla genel olarak borçlu ve alacaklıdurumlarını,
nicelikleri ve değerleriyle ayrıntılı olarak gösterme.
* Bu durumu gösteren çizelge.

Bir yanıt yazın