Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 32

erce * Erken olarak, er gibi, ere benzer biçimde.
ercecik * Erkenden.
ercik * Çiçek tozu üreten ve on tanesi çeşitli şekillerde birleşerek erkek organımeydana getiren çiçek kısmı.
erdem * Ahlâkın övdüğü iyilikçilik, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı, fazilet.
* İnsanın ruhî olgunluğu.
erdemli * Erdemi olan, faziletli.
erdemlilik * Erdemli olma durumu, faziletlilik.
erdemsiz * Erdemi olmayan, faziletsiz.
erdemsizlik * Erdemsiz olma durumu, faziletsizlik.
erden * Bakir.
erdenlik * Bakirlik.
erdiğine erer, ermediğine taşatar * sataşkan, edepsiz (kimse).
erdirme * Erdirmek işi.
erdirmek * Ermesini sağlamak, ermesine yol açmak.
ere gitmek (veya varmak) * (kadın, kız) evlenmek.
ere vermek * (kız) evlendirmek.
erek * Gerçekleştirmek için tasarlanan ve erişmek istenilen şey, amaç, gaye, maksat, hedef.
erek bilimi * Evreni ereklerle araçlar arasında bir ilişkiler dizgesi olarak gören öğreti, teleoloji.
* Yalnızca insan hareketlerinin değil, tarih ve tabiat olaylarının ve bütünün olduğu gibi tek tek olayların da
ereklerle belirlenmişve yönetilmişolduğunu kabul eden öğreti, teleoloji.
erekçilik * Her şeyin bir erekle belirlendiği, bir ereğe yöneldiğini; her şeyin bir ereklik yasasına göre olup bittiğini
benimseyen görüş, finalizm.
ereklilik * Bir erekle belirlenmişolma veya bir ereğe yönelmişolma durumu.
ereksel * Erek niteliğinde olan.
ereksel neden * Temelde bulunan erek veya varılmak istenen ereğe götüren sebep.
eren * Benliğinden sıyrılmış, öz varlığından geçmiş, kendini Tanrı’ya adamış, ermiş, evliya, veli.
* “Erenler” biçimi eskiden dervişler arasında bir seslenme sözü olarak kullanılırdı.
* Olağanüstü sezgileriyle birtakım gerçekleri gördüğüne inanılan kimse.
Erendiz * Jüpiter, Müşteri.
erenlerin sağısolu olmaz * cana yakın kişilerin bazıyersiz davranışları, bilerek yapılmadığı için hoşkarşılanmalıdır anlamında kullanılır.
erg * C. G. S. sisteminde, uygulama noktasını, kuvvet yönünde 1 cm hareket ettiren 1 dinlik kuvvetin yaptığı işe
eşit olan iş birimi: Bir kilogram metre 981 x 105 erge eşittir.
erg * Büyük Sahra’da kumullarla örtülü bölge.
erganun * Org.
ergen * Ergenlik çağında olan.
* Henüz evlenmemiş, bekâr.
ergen olmak * evlenecek çağa girmek.
ergene * Maden yeri.
ergene karı boşamak kolay * bir işin içinde olmayanların o işteki güçlükleri küçümsediklerini anlatır.
ergenleşme * Ergenleşmek işi veya durumu.
ergenleşmek * Ergenlik çağına ulaşmak.
ergenleştirme * Ergenleştirmek işi.
ergenleştirmek * Ergenlik çağına kavuşmasını sağlamak.
ergenlik * Cinsî organların fizyolojik gelişmesiyle başlayan, bulûğa ermişlikle yetişkinlik arasındaki dönem.
* Çocukluk çağından yetişkinlik çağına geçen kimselerin yüzünde çıkan sivilceler.
ergi * (dil inkılâbının ilk yıllarında) İyi bir şeye erişme durumu, mazhariyet.
ergilik * Ergi durumu.
ergime * Ergimek işi, zeveban.
ergime ısısı * Bir katının sıvıdurumuna geçmesi için verilmesi gereken ısı.
ergime noktası * Bir katının katıdurumdan sıvıduruma geçmeye başladığıve ergime sona erene kadar koruduğu sıcaklık.
ergime yasası * Ergime kurallarının değişmez oluşumu.
ergimek * (sıcaklığı artırılmak yoluyla bir cisim) Katıdurumdan sıvıduruma geçmek, zeveban etmek.
ergimiş * Isıetkisiyle sıvıdurumuna gelmiş(katıcisim).
ergimişmaden * Sıvıduruma gelmişmaden.
ergin * Olmuş, yetişmiş, kemale ermiş.
* Haklarınıkendi kullanmak için yasanın gösterdiği yaşa gelmişolan (kimse), reşit.
erginleme * Erginlemek işi.
erginlemek * Birini bir konu üzerinde aydınlatıp onu gerekli temel bilgi ve becerilerle donatarak ergin ve yetişmiş
kılmak.
erginlenme * Erginlenmek işi veya durumu.
erginlenmek * Ergin duruma gelmek.

Bir yanıt yazın