erkeksilik | * Erkekliği andıran. |
erkeksiz | * Erkeği bulunmayan. |
erken | * Zamanın ilerlememiş bir anında. * Alışılan zamandan önce. |
erken bunama | * Birbirinden ayrı görüntüleri bulunan şizofreni türündeki hastalıklar. |
erkence | * Erken olarak. * Oldukça erken. |
erkenci | * Erken davranan. * Erken olgunlaşan veya yetişen (meyve, sebze). * Sabahın ilk saatlerinde harekete geçen. |
erkenden | * Erken olarak, çok erken. |
erkete | * Dikiz. |
erketeci | * Dikizci, gözcü. |
erketecilik | * Erketecinin yaptığı iş, dikizcilik. |
erketecilik etmek (veya yapmak) | * gözcülük, dikizcilik görevini üzerine almak. |
erketelik | * Dikizcilik, gözcülük. |
erketelik yapmak | * gözcülük etmek. |
erkin | * Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, serbest. |
erkinci | * Liberal. |
erkincilik | * Bireyin özgürlüğünü ve ekonomik güçler arasında hür yarışmayısavunan, bireyler, sınıflar ve milletler arasındaki ekonomik ilişkilere devletin karışmamasını isteyen öğreti, liberalizm, devletçilik, toplumculuk karşıtı. * Herkese vicdan, inanç, düşünce özgürlüğü tanınmasının gerekli olduğunu savunan, hür düşünüşe bağlı dünya görüşü, liberalizm. |
erkinlik | * Erkin olma durumu, serbestlik, serbest. |
erkli | * Erki olan, nüfuzlu, muktedir, kadir. |
erklilik | * Erkli olma durumu. |
erksizlik | * Başsızlık, anarşi. |
erlik | * Erkeklik, yiğitlik. * Er olma durumu. |
erme | * Ermek işi. |
ermek | * Erişmek, kavuşmak. * Yetişip dokunmak. * (bitkiler veya bunların ürünleri için) Olgunlaşmak. * (kendini Tanrıyoluna vermişkimseler için) İnsanüstü kutsal bir aşamaya erişmek. |
Ermeni | * Ermenistan’da yaşayan halk veya bu halktan olan kimse. * Bu soyla ilgili, bu soya özgü olan. |
ermeni gelini gibi kırıtmak | * ağır veya yavaşhareket edenlere alay yollu söylenir. |
Ermenice | * Hint-Avrupa dil ailesinden, Ermenilerin kullandığıdil, Ermeni dili. |
ermin | * Kakım, as. |
ermiş | * Dinî inançlara göre kendisinde olağanüstü manevî güç bulunan kişi, evliya, veli. |
ermişlik | * Ermişolma durumu, evliyalık, velilik. |
eroin | * Morfinden kimyasal yolla elde edilen uyuşturucu bir madde. |
eroin kullanmak | * eroini sıvıveya toz hâlinde vücuda zerk yoluyla almak, sürekli kullanmak. |
eroinci | * Eroin yapıp satan kimse. * Eroin kullanan kimse, eroinman. |
eroincilik | * Eroinci olma durumu. |
eroinman | * Eroin kullanma alışkanlığı olan (kimse), eroinci. |
eroinmanlık | * Eroinman olma durumu. |
eros | * Ruhî çözümleme açısından cinsel eğilimler ve bundan doğan isteklerin tümü. * (büyük E ile) Yunan mitolojisinde aşk tanrısının adı. |
erosal | * Erosçu, erotik. |
erosçu | * Erosla ilgili. * Roman, hikâye, heykel, resim gibi sanat eserlerinde aşk konusuna ve cinsel ilişkilere genişyer veren. |
erosçuluk | * Cinsel duygu ve isteklerine çok düşkün olma durumu, erotizm. |
erotik | * Aşkla ilgili olan, aşkıanlatan, kösnül, erosal, şehevî, şehvanî. * Cinsel aşkla, cinsiyetle ilişkisi olan, kösnül, erosal. |
erotizm | * Erosçuluk. * Kösnüllük, şehvaniyet. |
erozyon | * Aşınma; itikâl. |
erozyona uğramak | * aşınmak veya aşınmak işine konu olmak. |
ersatz | * Bkz. erzatz. |
erselik | * Er dişi. |
erseliklik | * Er dişilik. |
erseme | * Ersemek işi veya durumu. |
ersemek | * Erkek istemek. |
ersiz | * Kocasız. |
ersizlik | * Kocasızlık. |
Kategoriler