Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 48

ev sineği * Böcekler sınıfının, çift kanatlılar takımından, kül renkli, dizanteri ve tifo mikroplarıtaşıyan bir eklem
bacaklıtürü (Musca domestica).
ev tutmak * ev kiralamak.
ev yemeği * Evde yapılan yemek.
evaze * (giysi için) Etek ucuna doğru genişleyen.
evcara * Klâsik Türk müziğinde bir makam.
evce * Evcek.
evcek * Bütün ev halkı birlikte.
evci * Tatil günlerini evinde geçiren (yatılıöğrenci, er vb.).
evci çıkmak * tatil günlerinde okuldan (kışladan vb. den) eve gelmek.
evcik * Küçük, sevimli ev.
evcil * Eve ve insana alışmış, kendisinden yararlanabilen (hayvan), ehlî, yabanî karşıtı.
evcil hayvan * Evde bakılabilen, insana alışmışolan, evcilleştirilmişhayvan.
evcilik * Genellikle kız çocuklarının ev işlerini örnek alarak oynadıkları oyun.
evcilleşme * Evcilleşmek işi, ehlîleşme.
evcilleşmek * Evcil bir duruma gelmek, ehlîleşmek.
evcilleştirilme * Evcilleştirmek işi.
evcilleştirilmek * Evcil duruma getirilmek, ehlîleştirilmek.
evcilleştirme * Evcilleştirmek işi, ehlîleştirme.
evcilleştirmek * Evcil bir duruma getirmek, ehlîleştirmek.
evcillik * Evcil olma durumu.
evcimen * Evine, ailesine çok bağlı(kimse).
* Ev işlerini iyi bilen, becerikli (kadın).
* aklı başında, sakin.
evç * En yüce yer.
* Yer yuvarına göre, Yer öte, (Güneşe göre) Gün öte.
* Bkz. eviç.
evde kalmak * (kız için) evlenme çağı geçmişolmak.
evdeci * Çiftliklerde işçilere yemek hazırlayan aşçı.
evdeki pazar (veya hesap) çarşıya uymamak * önceden tasarlanan bir işumulduğu gibi sonuçlanmamak, düşünüldüğü gibi olmamak.
evdemonizm * Mutçuluk.
evdeş * Aynıevde oturanlardan her biri.
evecen * Aceleci, acul.
evecenlik * Acelecilik.
evegen * İvecen.
* İveğen, çabuk ilerleyen, had, akut.
evelemek * “Bir sözü tam söylememe, ağzının içinde mırıldanmak” anlamında evelemek develemek sözünde geçer.
everme * Evermek işi.
evermek * Evlendirmek.
evet * “Öyledir” anlamında doğrulama veya tasdik kelimesi.
* Konuşma arasında cümlenin olumlu anlamınıpekiştirmek için de kullanılır.
evet efendimci * Kendine özgü bir düşüncesi olmadığından veya hoşgörünmek için karşısındakinin her sözüne “evet
efendim” diyen (kimse).
evetleme * Evetlemek işi veya durumu.
evetlemek * Evet demek, onaylamak.
evgin * Öncelikle yapılması gereken, ivedili, müstacel.
evham * Kuruntular, kuşkular, vehimler.
evhamlanma * Evhamlanmak işi.
evhamlanmak * Kuruntu duymak, kuruntuya kapılmak, kuşkulanmak, vehmetmek.
evhamlı * Kuruntulu, kuşkulu, vehimli, mütevehhim.
evhamsız * Evhamı olmayan.
evi sırtında * Evi yurdu olmadan herhangi bir yerde yaşayan.
eviç * Klâsik Türk müziğinde bir birleşik makam, evc.
evin * Bir şeyin içindeki öz, lüp.
* Buğday tanesinin olgunlaşmışiçi, özü, habbe.
evin bağlamak * ürün tanelenmek, tane bağlamak, olgunlaşmak.
evin direği * Ailenin en önemli kişisi.
evinin kadını * Evine, kocasına bağlıve bunlarla ilgili işleri başarır nitelikte olan kadın.
evinlenme * Evinlenmek işi.

Bir yanıt yazın