evolüsyon | * Değişme, gelişme. |
evrak | * Kâğıt yaprakları, kitap sayfaları. * Yazılmışkitaplar, mektuplar veya yazılar. |
evrak çantası | * İçinde belge veya dosya bulunan ve taşınabilen, kösele, deri, kumaşvb. yapılan özel kap. |
evrak dolabı | * Dosyaları, diğer yazıve belgeleri saklamakta kullanılan dolap. |
evrat | * Müslümanlarca belirli zamanlarda okunmasıâdet olan dualar ve Kur’ân ayetleri. |
evrat çekmek | * okunmasıâdet olan dualarıve Kur’ân ayetlerini sürekli tekrarlamak. |
evre | * Bir olayda birbiri ardınca görülen, bir işte birbiri ardınca beliren, gelişen değişik durumların her biri, aşama, safha, merhale, faz. |
evren | * Gök varlıklarının bütünü, kâinat, kozmos. * Düzenli ve uyumlu bir bütün olarak düşünülen bütün varlıklar. * Kişinin içinde yaşadığı, ilişkide bulunduğu ortam. |
evren bilimi | * Evreni yöneten genel yasalar bilimi, kozmoloji. * Evrenin oluşumunu, yapısını inceleyen felsefe ve bilimsel öğreti. |
evren bilimsel | * Evren bilimiyle ilgili, kozmolojik. |
evren doğumu | * Evrenin oluşumu, kökeni, doğuşu ve yaradılışı ile ilgili kuram, kozmogoni. |
evren pulu | * Mika. |
evrensel | * Evrenle ilgili. * Bütün insanlığı ilgilendiren, âlemşümul, cihanşümul, üniversal. * Dünya ölçüsünde, dünya çapında. |
evrenselleşme | * Evrenselleşmek işi. |
evrenselleşmek | * Evrensel duruma gelmek. |
evrenselleştirme | * Evrenselleştirmek işi. |
evrenselleştirmek | * Evrensel duruma getirmek. |
evrensellik | * Evrensel olma durumu. |
evrik | * (başka bir önermeye, teoreme veya probleme göre) Terimleri ters durumda olan (önerme, teorem veya problem). |
evrilir | * Konu ile yüklemin birbirinin yerine geçmesiyle doğruluğu bozulmayan (önerme): “Her insan güler evrilir bir önerme sayılır, çünkü “her gülen insandır” yargısıyanlışolmaz. * Alıcıda kullanılıp kimyasal işlemden geçtikten sonra doğrudan doğruya pozitife dönebilen (film). |
evrim | * Zaman içinde birdenbire olmayan, kesintisiz, niteliksel ve niceliksel gelişme süreci. * Bir canlıyıötekilerden ayırt eden biçimsel ve yapısal karakterlerin gelişmesi yolunda geçirilen bir dizi değişme olayı, tekâmül. * İnkılâp. |
evrimci | * Evrimcilik yanlısı olan (kimse). * Evrimcilikle ilgili. |
evrimcilik | * Evrimi temel alan doğa bilimi ve felsefe öğretisi. |
evrişik | * Evirme yoluyla elde edilen (önerme): “Her insan güler” önermesinin evrişiği, “her gülen insandır” biçiminde olur. |
evropiyum | * Atom numarası63, atom ağırlığı122 olan, yalnız tuzlarıve bir tek oksidi bulunan parlak gri renkte bir element.KısaltmasıEu. |
evsaf | * Nitelikler, vasıflar. |
evsel | * Evle ilgili. |
evsel atık | * Evde kullanımdan düşmüş, eskimiş, yıpranmışveya çöp durumuna gelmişmaddeler. |
evseme | * Evsemek işi veya durumu. |
evsemek | * Evini, yurdunu özlemek. |
evsin | * Avlanırken avcıların hayvanlardan gizlendiği yer. |
evsiz | * Evi olmayan. |
evsiz barksız | * İşsiz güçsüz, avare, başı boş. |
evvel | * Önce. * İlk, önceki, geçmiş. |
evvel Allah | * “önce Tanrıyardımıyla” anlamında bir pekiştirme sözü. |
evvel bahar | * ilk bahar. |
evvel ve ahir | * başta da sonda da, eninde sonunda. |
evvel zaman | * Çok önceden, çok eskiden, önceleri. |
evvelâ | * Önce, ilk önce, ilkin. |
evvelâ can, sonra canan | * önce can, sonra sevgili. |
evvelce | * Önce. * Önceleri, eskiden. |
evvelden | * Önceden, eskiden, evvelce. |
evvelemirde | * Öncelikle, ilk önce, her şeyden önce. |
evveli | * Evvelki. * Eskiden. |
evveliyat | * Bir işin önceki evreleri, öncesi, önceleri. |
evvelki | * Önce olan, önceki. * İki önceki. |
evvelleri | * eskiden, geçmişte. |
evvelsi | * Bkz. evvelki. |
ey | * Kendisine söz söylenilen kimse veya kimselerin dikkati çekilmek istendiğinde adın başına getirilir ve uzatılabilir. * Kendisine seslenilen kimse, nesne vb.nin adının başına getirilerek anlamı güçlendirir. * Usanç anlatır. * (soru olarak) öyle ise, o hâlde?. |
-ey | * Bkz. -ay / -ey. |
Kategoriler