Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 53

ezici * Ezmek işini yapan.
* Üstün, yok eden, ağır basan.
* Yıpratıcı, bunaltıcı, sıkıntılı.
ezik * Ezilmişveya yassılmış.
* Olaylar ve hayat şartlarıkarşısında güçsüz ve sıkıntılıduruma düşmüşolan, üzüntülü.
* Bere, çürük.
ezik büzük * Ezilmişve büzülmüş, eğri büğrü.
eziklik * Ezik olma durumu.
ezile büzüle * Utangaçlıkla, sıkılganlıkla.
ezilgen * Kolayca ezilip toz durumuna gelen.
ezilip büzülmek * güç bir duruma düşüp davranışlarıyla utandığını belli etmek.
eziliş * Ezilmek işi veya biçimi.
ezilme * Ezilmek işi.
ezilmek * Ezmek işine konu olmak.
* (mide, yürek ve iç sözlerini özne olarak aldığında) Açlık sıkıntısıduymak.
ezilmiş * Ezik duruma gelmiş.
* Kendisine baskıyapılmış, haklarıelinden alınmış.
ezilmişlik * Ezilmişolma durumu.
ezim evi * Tohumların ezilip yağçıkarıldığıyer.
ezim ezim * Ezmek veya ezilmek fiillerine getirilerek onların anlamlarınıpekiştirir.
ezinç * Organik veya ruhî büyük sıkıntı, azap.
ezinti * Açlık etkisiyle midede duyulan tedirginlik.
* Korku veya heyecan sebebiyle duyulan eziklik, sıkıntı.
ezip büzmek * ezerek parçalayarak, tamamen değiştirerek kullanılmaz veya anlaşılmaz duruma getirmek.
eziyet * Aşırı güçlük ve sıkıntı, üzgü.
eziyet çekmek * zahmet ve sıkıntıya uğramak.
eziyet etmek * zahmet ve sıkıntıvermek, canınıyakmak.
eziyet vermek * zahmet çektirmek.
eziyetli * Eziyet çekerek yapılan.
* Eziyet veren, eziyet çektiren, üzgülü.
eziyetsiz * Eziyet çekmeden yapılan, sıkıntısız, üzgüsüz.
ezkaza * Kaza ile, yanlışlıkla, rastgele.
ezme * Ezmek işi.
* Sebze veya yemişezerek yapılan yiyecek.
* Bitkilerin etli ve yumuşak kısımlarınımacun kıvamına getirmek üzere parçalamak, katıve telsel kısımlarını
süzerek ayıklamak işlemi.
ezme boya * Yağveya başka bir maddeyle ezilerek hamur hâline getirilmiş boya.
ezmek * Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassıltmak, biçimini değiştirmek.
* Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek, çiğnemek.
* Sıvı içinde bastırıp karıştırarak eritmek.
* Üzmek, sıkıntıya sokmak.
* Baskıaltında tutmak.
* Dayanıklılığınıaşacak derecede çalıştırarak yormak.
* Yenmek, sindirmek.
* Harcamak.
ezofori * İki gözde görme bozukluğu.
ezogelin çorbası * Kırmızımercimek, et suyu, yağ, nane, karabiber, kırmızı biber karışımıpişirilen ve Anadolu’da yaygın olan
bir tür çorba.
ezoterik * Belirli bir insan topluluğunun dışında kimseye bildirilmeyen, yalnızca sınırlı, dar bir çevreye aktarılan (her
türlü bilgi, öğreti), batınî, içrek.
Ezrail * Bkz. Azrail.

Bir yanıt yazın