Kategoriler
E SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük E Sayfa 9

ehlisünnet * Hz. Muhammed’in sünnetini yerine getirenler.
ehlivukuf * Bilirkişi.
ehliyet * Üstat, uzluk.
* Sürücü belgesi.
ehliyetli * Yeterlikli, yeterli, kifayetli.
* Ehliyeti olan.
ehliyetname * Ehliyet, yeterlik belgesi, sürücü belgesi.
ehliyetsiz * Yetersiz.
* Ehliyeti olmayan.
ehliyetsizlik * Ehliyetsiz olma durumu, yetersizlik.
ehlizevk * Güzel veya çirkin hükmünü verdiren duyguya sahip, zevki olan (kimse).
ehram * Mısır firavunlarının piramit biçimindeki mezarlarına verilen ad.
* Piramit.
ehven * Daha az kötü, yeğ, zararsız.
* Bkz. ucuz.
ehven kurtulmak * ucuz kurtulmak.
ehvenişer * Birkaç kötüden en az kötü olanı, kötünün iyisi.
ehveniyet * Ehven olma durumu.
einstenyum * Atom sayısı99 olan, uranyumun sürekli ısınmasıyla veya termonükleer tepkimeler sırasında oluşan yapay
element. KısaltmasıE.
ejder * Türlü biçimlerde tasarlanan korkunç bir masal canavarı, ejderha, dragon.
* Büyük yılan.
ejder (ejderha) gibi * iri yapılıve korkunç görünüşlü.
ejderha * Bkz. ejder.
ejektör * Fışkırtıcı.
ek * Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça.
* Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrıve ücretsiz olarak verdiği parça, ilâve.
* Sonradan katılan, dikilen, yapıştırılan parçanın belli olan yeri.
* İki borunun birbirine birleştirildiği yer.
* Eklenmiş, katılmış.
* Kelime türetmek veya kelimenin görevini belirtmek için kullanılan şekil verici ses veya sesler, lâhika.
-ek * Bkz. -ak / -ek.
ek bent olmak * şaşırıp ne diyeceğini bilememek.
ek bileziği * İki boruyu birbirine eklemekte kullanılan bağlantıparçası, manşon.
ek bütçe * Yıllık bütçeye sonradan eklenen bütçe.
ek ders * Haftalık mecburî ders yükünün dışında kalan ders.
ek eylem * Ek fiil.
ek fiil * İsim, sıfat, zamir gibi isim soyundan kelimelerin yüklem görevinde kullanılmasınısağlayan yardımcıfiil. Bu
fiilin genişzamanı, şahıs ekleriyle çekilir: çalışkan-ım, çalışkan-sın, çalışkan(-dır) çalışkan-ız, çalışkanlar(lar-dır). Bu
fiilin belirli, belirsiz geçmişzamanlarıyla şartının çekiminde ek fiil gerektiğinde kullanılabilir: güzeldi (<güzel i-di),
yorgunmuş(<yorgun i-miş), iyiyse (< iyi i-se) vb.
ek görev * Devlet dairelerinde bir kimsenin asıl işiyle birlikte yürüttüğü ikinci iş.
ek kök * Sapın yanlarından çıkan ince kök.
ek oylum * Camilerde yarım kubbelerin iki veya üç yanında küçük yarım kubbelerle yapılan oylum eklemleri.
ek ödenek * Aylık ücretlere ek olarak verilen prim veya ikramiye.
ek tahsisat * Ek ödenek.
ekâbir * (makamca) Büyükler, devlet büyükleri, ileri gelenler.
* Kendini beğenmişkimseler için kullanılır.
ekalliyet * Azınlık.
ekarte * Saf dışıetmek, konu dışında tutmak anlamındaki ekarte etmek sözünde geçer.
eke * Büyük, yetişkin, yaşlı, kart.
* Yaşıküçük olduğu hâlde sözleri ve davranışları büyükmüşgibi olan çocuk.
ekecek * Tohum.
ekenek * Ekilen yer, mezraa.
ekici * Herhangi bir tarım ürününü üreten, tarımla uğraşan (çiftçi).
ekili * Ekilmişolan, mezru.
ekilme * Ekilmek işi.
ekilmek * Ekmek işi yapılmak.
ekim * Ekmek işi.
* Yılın 31 gün süren 10. ayı, teşrinievvel.
ekin * Tahılın tarlaya atıldığı andan harman oluncaya kadar aldığıduruma verilen ad.
* Kültür, hars.
ekin biti * Bkz. buğday biti.
ekin iti * Başınıdik tutup herkese yüksekten bakan kimse.
ekin kargası * Tüyleri parlak, kara ve erguvanî parıltılı bir tür karga (Corvus frugilefus).
ekinci * Ekin ekip biçmekle uğraşan kimse, çiftçi.
ekincilik * Ekin ekip biçme işi, tarım.
ekini belli etmemek * eksik, bozuk, yanlış, kusurlu bir işi sağlam, doğru ve doğal imişgibi gösterme becerisini kanıtlamak.
ekinlik * Ekin ekilmişyer.

Bir yanıt yazın