Kategoriler
F SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük F Sayfa 12

ferz çıkmak * satrançta piyade, karşıdaki en son kareye kadar sürülüp vezir olmak.
fes * Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık.
fes rengi * Koyu kırmızırenk.
* Bu renkte olan.
fesahat * Anlatışta düzgünlük ve açıklıkla birlikte amaca uygunluk.
fesat * Bozukluk.
* Karışıklık, kargaşalık, ara bozuculuk.
* Herhangi bir konuda iyimser olmayan, kötü yorumlayan.
* Karıştırıcı, ara bozucu.
* Hile.
fesat karıştırmak (veya fesat çıkarmak) * ara bozmak, ortalığıkarıştırmaya çalışmak, insanları birbirine düşürecek işler yapmak.
fesat kumkuması * Fesat kaynağı, ortaklığıkarıştırmayıhuy edinmiş, kötülük peşinde koşan kimse.
fesata vermek * fesat çıkarmak.
fesatçı * Ara bozucu, karışıklık çıkaran, ordubozan, müfsit.
fesatçılık * Karıştırıcılık, ara bozuculuk, ordubozanlık.
fesatlık * Fesat olma durumu, fesatça davranma.
fesh etmek * Bkz. feshetmek.
feshedilme * Feshedilmek işi.
feshedilmek * Kapatılmak, dağıtılmak, faaliyetten men edilmek.
feshetme * Feshetmek işi.
feshetmek * (verilmiş bir yargıyı) Kaldırmak, bozmak.
* Kapatmak, dağıtmak.
fesih * (verilmiş bir yargıyı) Kaldırma, bozma.
* Dağıtma, dağıtılma.
fesini havaya atmak * külâhınıhavaya atarak sevinç gösterisinde bulunmak.
fesleğen * Ballı babagillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, yaprakları güzel kokulu, beyaz veya pembe çiçekli, bir yıllık
ve otsu bir süs bitkisi, reyhan (Ocimum basilicum).
festekiz * Bkz. falan festekiz.
festfut * Ayaküstü atıştırma, fast food.
* Büyük mağazalarda hazır yemek bölümü.
festival * Dönemi, yapıldığıçevre, katılanların sayısıveya niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat
gösterisi.
* Belli bir sanat dalında oyun ve filmlerin sunulmasıve gösterilmesi sonunda ödül veya derece verilmesi
biçiminde düzenlenen ulusal veya uluslar arası gösteri dizisi, şenlik.
* Bir bölgenin en ünlü ürünü için yapılan gösteri, şenlik.
* Düzensiz toplantı, curcuna.
fesuphanallah * Şaşma anlatır.
feşmekân * Bkz. falan feşmekân.
fetha * Aralık, ağız, delik.
* Üstün (II).
fethetme * Fethetmek işi.
fethetmek * Bir yeri veya ülkeyi savaşarak almak, ülke açmak.
* Herkesin takdirini, övgüsünü kazanıp kendine hayran bırakmak.
fetih * Bir şehir veya ülkeyi savaşarak alma.
fetihname * Bir yerin alındığınımüjdelemek için hükümdarların yabancıdevlet adamlarına, şehzadelere, valilere vb. ne
yazdıklarıresmî mektup.
fetiş * İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlıveya cansız nesne, tapınacak, put.
* Tapınırcasına sevilen şey veya kimse.
* Uğurlu sayılan şey.
fetişist * Fetişizmi uygulayan (kimse, görüş).
* Fetişizme düşkün (kimse).
fetişizm * İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlıveya cansız nesnelere tapınma,
tapıncakçılık, putperestlik.
* Karşıcinsin giysi vb. şeyleriyle cinsî coşku ve doygunluk sağlama.
fetret * İki peygamber veya padişah arasında peygambersiz veya padişahsız geçen süre.
* İslâm dinine göre Hz. İsa ile Hz. Muhammed arasında geçen süre.
* İki olay arasındaki süre.
* Hükûmet gücünün gevşediği bir yerde düzenin yeniden kurulmasına kadar geçen süre.
fettan * Fitneli, karıştırıcı.
* Gönül ayartıcı, cilveli.
fettanca * Fettan gibi.
fettane * Cilveli, gönül alıcı(kadın).
fettanlaşma * Fettanlaşmak işi.
fettanlaşmak * Fettan bir duruma gelmek.
fettanlık * Fettan olma durumu.
fetüs * Embriyonun gelişimini büyük ölçüde tamamladığı, bütün organ taslaklarının oluştuğu üçüncü aydan
doğuma kadarki durumu.
fetva * İslâm hukuku ile ilgili bir sorunun dinî hukuk kurallarına göre çözümünü açıklayan, şeyhülislâm veya
müftü tarafından verilebilen belge.
fetva vermek (veya çıkarmak) * bir işin yapılabilmesi için yargıda bulunmak.
* gereksiz yere emir verir gibi konuşmak.
fetvacı * Gereksiz yerde ve haddi olmayan emirler veren.
fetvahane * Müftünün makamı.
* Şeyhülislâm kapısı.
fetvayişerife * Şeyhülislâm fetvası.
fetvayişerife çıkarmak * Şeyhülislâm fetvası ilân etmek.
fevç * İnsan kalabalığı.
fevç fevç * Akın akın.
feveran * Fışkırma, kaynama.
* Birdenbire öfkelenme, köpürme, parlama.
feveran etmek * birdenbire öfkelenmek, köpürmek, parlamak.

Bir yanıt yazın