Kategoriler
F SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük F Sayfa 18

figan etmek * acı ile bağırmak, inlemek.
figür * Resim ve heykel sanatlarında varlıkların biçimi.
* Bir dansı oluşturan ölçülü adımlarla beliren zincirleme hareketlerden her biri.
* Birbirini izleyerek melodik ve ritmik bakımdan bir bütün oluşturan notalar grubu.
figüran * Genellikle tiyatro ve sinemada, konuşması olmayan veya konuşmasıçok az olan rollere çıkan kimse.
* Bir toplumda, bir toplulukta sönük, etkisiz olan kimse.
figüranlık * Figüran olarak çalışma.
figüratif * Figürlü, figürcü.
figüratif sanat * İçinde insan, hayvan ve doğa ögeleri yer alan, figürcü sanat.
figürlü * Figürü olan.
fiğ * Baklagillerden, hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki (Vicia sativa).
fihrist * İçindekiler.
* Katalog.
* Alfabetik sıralamalar için kullanılan, kenarında bütün harflerin yer aldığınot defteri.
fihristleme * Fihristlemek işi.
fihristlemek * Fihriste geçirmek.
fiil * İş, davranış.
* Olumlu veya olumsuz olarak çekimli durumda zaman kavramıtaşıyan veya zaman kavramı ile birlikte şahıs
kavramıveren kelime.
fiil cümlesi * Bildirme veya isteme kiplerinden biriyle kurulan ve olumsuzu ancak -ma/ -me eki ile yapılabilen cümle.
fiil çekimi * Fiil isim kök veya gövdelerine zaman kavramı ile birlikte şahıs kavramıda veren eklerin getirilmesi, fiil
tasrifi.
fiil gövdesi * Kökü bir başka yapım eki almışfiil.
fiil kökü * Fiil soyundan bir kelimenin bölünmeyen anlamlıkısmı.
fiil tabanı * Fiil kök ve gövdelerinin çekim eki almamışhâli.
fiile koymak * eyleme geçirmek.
fiilen * Gerçekten, gerçekten yaparak, çalışarak.
fiilî * Eylemli, edimsel, gerçekten yapılan (iş).
fiili bozuk * Ahlâkça düşük (kimse).
fiilî hizmet * Memur, işçi gibi çalışanların bağlı olduklarısosyal güvenlik kurumunda tam kesenek vermek suretiyle
geçirdikleri süre.
fiilî hizmet zammı * Yıpratıcı işlerde çalışanların yaptıklarıağır ve tehlikeli işten dolayıfiilî hizmet yıllarına eklenen süre.
fiilimsi * Olumsuzu yapılan ve tümleç olabilen mastar, sıfat-fiil, zarf-fiil gibi türleri bulunan fiilden türemişşekillere
verilen ad, eylemsi.
fiiliyat * İşolarak yapılanlar, edim, edimler, işler, gerçekleştirilen işler.
fikir * Düşünce, mülâhaza, mütalâa.
* Düşün, ide.
* Kuruntu.
fikir (veya birinin fikrini) almak * (birinin) düşüncesinden yararlanmak.
fikir adamı * Herhangi bir düşünce alanındaki görüşlerine değer verilen kimse.
fikir danışmak * bilgi edinmek için bir yetkiliden bilgi almak.
fikir edinmek * kanaat sahibi olmak.
fikir hürriyeti * Düşünce özgürlüğü.
fikir işçisi * Bilim ve fikir alanında çalışan kimse.
fikir vermek * düşüncesini bildirmek.
* bir konuda yol gösterici bilgi edinmek.
fikir yazısı * Düşünce yönü ağır basan yazıveya makale.
fikir yormak * bir konuda çok düşünmek.
fikir yürütmek * bir konu üzerine düşüncesini söylemek.
fikirli * Herhangi bir konu üzerinde düşüncesi olan, akıllı, düşünceli.
fikirsiz * Herhangi bir konu üzerinde düşünemeyen, görüşü olmayan, düşüncesiz.
fikirsizlik * Fikirsiz olma durumu, düşüncesizlik.
fikren * Düşünce yoluyla, düşünerek, zihnen.
fikrî * Düşünce ile ilgili.
fikrini çelmek * kandırmak, düşüncesini değiştirtmek, ikna etmek.
fikrisabit * Saplantı, idefiks.
fikriyat * Düşünceler.
fiks mönü * Türü ve fiyatıönceden belirlenen yemek.
fikstür * Yarışmaların zamanınıve sırasını belirleyen çizelge.
fiktif * İtibarî.
fil * Filgillerin hortumlular takımından, Afrika ve Asya’nın sıcak bölgelerinde yaşayan, çok iri, kalın derili
hayvan (Elephas).
* Satrançta çapraz hareket ettirilen taş.
fil dişi * Filin silâh olarak kullandığı iki uzun ve eğri dişi.
* Diştacında mine, köklerde ise seman denilen ve dişin sert bölümünü oluşturan doku.
* Fil dişinden yapılmış.
fil elması * Turunçgillerden, Hindistan’da yetişen bir ağaç (Feronia elephantum).
* Bu ağacın yenilen meyvesi.

Bir yanıt yazın