Kategoriler
F SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük F Sayfa 20

filizli * Filizi olan.
filkulağı * Yılan yastığı gillerden ana yurdu tropikal Amerika olan, kökü yumrulu bir süs bitkisi (Caladium).
* Pazarlarda satılan bir tür sünger.
film * Fotoğrafçılıkta, radyografide ve sinemacılıkta resim çekmek için kullanılan, selülozdan, saydam, bükülebilir
şerit.
* Sinemacılıkta, bir oyunun bütününü taşıyan şerit veya şeritlerin bütünü.
* Sinema makinesiyle gösterilen eser.
* Camlara yapıştırılarak içerinin görünmesini engelleyen bir tür ince yaprak.
film çekmek * bir sinema kamerasıyla görüntüleri tespit etmek veya bir hareket ve görünüşün sıralıresmini çekmek.
* vücudun röntgenini almak.
film çevirmek * beyaz perdede oynatılacak bir eseri filme almak veya bu eserin çekilişi sırasında rol yapmak.
* eğlenmek, hoşvakit geçirmek.
film müziği * Filmin görüntülerine eşlik etmek amacıyla özel olarak bestelenmişveya hazırlanmışmüzik.
film oynamak * bir film, sinemada gösterilmekte olmak.
film oynatmak * bir filmi sinemada göstermek.
film yıldızı * Sinema dünyasında çok ünlü olan oyuncu, star.
filmci * Sinemacı.
filmcilik * Sinemacılık.
filmleştirmek * Film durumuna getirmek, filmleştirmek işi.
filo * Bir arada ve bir komuta altında bulunan savaşgemilerinin veya uçaklarının bütünü.
* Aynıtür yük taşıyan ticaret gemilerinin veya kara taşıtlarının bütünü.
* Bit.
filojenez * Soy oluş.
filoksera * Asma biti.
* Asma bitinin yol açtığı bağhastalığı.
filolog * Filoloji ile uğraşan bilgin.
filoloji * Dili ve yazılı belgeleri dil ve tarih açısından inceleme.
* Dil yoluyla bir toplumun kültürünü inceleyen bilim, lisaniyat.
filolojik * Filoloji ile ilgili.
filotillâ * Torpidolardan oluşan filo.
filoz * Balıkçıların ağlarısu yüzünde tutmak için kullandıklarıkabak veya mantardan yapılmışağşamandırası.
filozof * Felsefe ile uğraşan ve felsefenin gelişmesine katkıda bulunan kimse, felsefeci, feylesof.
* Felsefe yapmaya meraklı olan (kimse).
* Sakin, kendi hâlinde yaşayan.
filozofça * Filozofa yaraşır biçimde (olan).
filozofik * Felsefe ile ilgili, felsefeye dayanan.
filozoflaşma * Filozoflaşmak işi veya durumu.
filozoflaşmak * Filozof özelliği kazanmak.
filozofluk * Filozof olma durumu.
filtre * Süzgeç.
* Süzek.
filtreli * Filtre takılmışolan.
filtresiz * Filtre takılmamışolan.
filum * Canlıların bölümlenmesinde, dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik.
filvaki * Gerçekte, gerçekten, vakıa.
filvaki … ama * her ne kadar ise de.
Fin * Finlandiya halkından veya bu halkın soyundan olan kimse.
* Fin halkına özgü olan.
Fin hamamı * Çok sıcak yerden ve sudan çok soğuk yere ve suya girme gibi vücudu uyarıcıniteliği olan hamam, sauna.
Fin Ugor * Ural dillerinden bir dil öbeği.
* Bu dil öbeği ile ilgili olan.
final * Sona eren, biten.
* Elemeli yarışmalarda sonucu belirten karşılaşma.
* Bir müzik parçasının son bölümü, bitiş.
* Dönem sonu sınavı.
finale kalmak * son yarışmaya katılma hakkınıkazanmak.
finalist * Son yarışmaya kalan sporcu veya takım.
finalizm * Bkz. erekçilik.
finanse * “Bir girişim için gereken parayı, krediyi sağlamak” anlamında kullanılan finanse etmek birleşik fiilinde
geçer.
finansman * Bir girişime işleyebilmesi, gelişebilmesi için gereken para ve krediyi sağlamak işi.
fincan * Çay, kahve gibi genellikle sıcak şeyler içmekte kullanılan küçük kap.
* Elektrik tellerinin eklem noktalarına konulan porselenden yapılmışyalıtkan araç.
* Bir fincanın alabildiği ölçü.
fincan böreği * Tepsiye serildikten sonra fincan ağzı biçiminde bir kalıpla yuvarlaklar kesilerek yapılan bir çeşit börek.
fincan fincan * Fincanıandırarak, fincan biçiminde.
fincan gibi * iri ve patlak (göz).
fincan oyunu * Fincanların altına yüzük saklayarak oynanan bir oyun.
fincancı * Porselen veya cam eşya satan kimse.
fincancıkatırlarınıürkütmek * zararıdokunabilecek bir kimsenin hoşuna gitmeyen bir davranışta bulunmak.
fincanlık * Miktarıherhangi bir fincan kadar olan.
* Herhangi bir sayıda fincan alabilecek genişlikte olan.
Fince * Fin dili.

Bir yanıt yazın