fizyoterapist | * Fizyoterapi uzmanı, hastalarıfizyoterapi yoluyla tedavi eden kimse. |
flâm | * Bkz. emniyet kilidi. |
flâma | * İşaret olarak veya çeşitli amaçlarla kullanılan küçük bayrak. * Mühendislerin, haritacıların kullandığırenkli belirtme sırığı. * Mızrak ucuna takılan küçük bayrak. * İki veya üç köşeli, küçük boyutlu bayrak. |
flâmacı | * Flâma kullanarak anlaşmayısağlayan kimse. |
Flâman | * Flândra ülkesi halkından veya bu halkın soyundan olan kimse. * Flâman halkına özgü olan. |
Flâman atı | * Belçika kökenli iri koşum atı. |
Flâman kuşu | * Bkz. flâmingo. |
Flâmanca | * Hint-Avrupa dil ailesinden, Hollanda, Fransa ve Belçika’nın bir bölümünde konuşulan dil. |
flâmangiller | * Kuşlar sınıfının leyleksiler takımına bağlıflâmanlar alt takımının bir familyası. |
flâmanlar | * Kuşlar sınıfının, leyleksiler takımının bir alt takımı. |
flâmingo | * Leyleksilerden, tüyleri beyaz, pembe, kanatlarının ucu kara, eti yenir bir kuş(Phoenicopterus ruber). |
flândra | * Genellikle ince bezden yapılmış, uçkurluk bölümü dar, kurdele biçiminde bayrak. |
flândra balığı | * Bkz. kurdele balığı. |
flânel | * Keten ve yünden dokunan kumaş. |
flâş | * Fotoğraf çekiminde ışık yeterli olmadığında bir görüntüyü net almak için kullanılan çok kısa süreli ve güçlü parıltı. * Fotoğraf çekiminde güçlü parıltıya ihtiyaç duyulduğunda kullanılan lâmba. * İletişimde üstünlüğü, önceliği olan önemli haber. * Gösterişe, ilgiye düşkün. |
flâş conta | * Su motorlarında motor ile su borusu arasına geçirmezliği sağlamak için yerleştirilen yuvarlak lâstik veya kauçuk madde. |
flâşör | * Otomobillerde dört sinyal lâmbasının aynıanda yanıp sönmesini sağlayan düzen. |
flâvta | * Flüt. |
flebit | * Toplardamarlarda iç zar iltihabı. |
flegmon | * Deri altındaki veya organlar arasındaki katılgan dokunun iltihaplanması. |
fleol | * Buğdaygillerden, küçük bir çayır otu (Pheleum pratense). |
flibit | * Bkz. flebit. |
flit | * Sinek, sivrisinek gibi böcekleri öldürmek için püskürtülen ilâç. * Bu ilâcıhavaya püskürten araç. |
flitleme | * Flitlemek işi. |
flitlemek | * Flit vb. kullanarak bir yere ilâç püskürtmek. |
flok | * Geminin cıvadrasına çekilen üçgen yelken. |
flor | * Bkz. flüor. |
flora | * Bir bölgede yetişen bitkilerin hepsi, bitki örtüsü, bitey. |
floresan | * Bkz. flüoresan. |
floresans | * Bkz. flüoresans. |
flori | * Altın para. |
florin | * Hollanda para birimi, gulden. |
florya | * Bkz. flurya. |
floş | * Selülozdan, yapay, parlak, bükümsüz iplik. |
floş | * Poker oyununda aynırenkten ve aynıtürden beşkâğıt. |
flöre | * Eskrimde kullanılan, namlusu düz ve yuvarlak, ucu düğmeli kılıç. |
flört | * Kadınla erkek arasındaki yakın ilişki, oynaş. * Flört edilen kimse. * Siyasal bir partiye, yabancı bir ülkeye vb. ne tam olarak bağlanmadan yaklaşma. |
flört etmek (veya yapmak) | * karşıcinsten biriyle yakın ilişki kurmak. |
flûrcun | * Bkz. kocabaş. |
flûrya | * İspinozgillerden, tüyleri yeşilimsi, ağaçlık ve fundalıklarda yaşayan, güzel ötüşlü bir kuş, yelve (Chloris chloris). |
flüor | * Atom numarası9, atom ağırlığı19, yoğunluğu 1,265, kokusu ozonu andıran, yeşilimtırak sarırenkte, halojenler grubunun ilk elementi olan basit element. KısaltmasıF. |
flüoresan | * Flüorışıl. |
flüoresan lâmba | * İçindeki seyreltilmişgazdan oluşan elektrik boşalmasısonunda yayılan ışınımların etkisiyle çeperleri flüorışıl durumuna gelen cam tüp. |
flüoresans | * Flüorışı. |
flüorışı | * Bazıcisimlerin aldıklarıışığı, boyu daha uzun ışık ışınımlarına dönüştürmesi özelliği. |
flüorışıl | * Flüorışıözelliği gösteren, flüoresan. |
flüorit | * Kalsiyum flüorür birleşiminde, çeşitli renkleri olan bir mineral. |
flüorür | * Flüorun başka bir elementle verdiği ikili birleşik. |
flüt | * Yan tutularak çalınan, orkestrada yer alan bir üflemeli çalgı. |
flütçü | * Flüt çalan kimse. |
Kategoriler