Kategoriler
F SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük F Sayfa 6

fasulye * Fasulyegillerden, barbunya, çalı, Ayşe kadın, horoz gibi birçok türleri bulunan bitki (Phaseolus vulgaris).
* Bu bitkinin sebze olarak yararlanılan yeşil ürünü ve kuru tohumları.
fasulye gibi kendini nimetten saymak * kendine çok değer vermek.
fasulye pilâkisi * Kuru fasulyenin pişirilmesi ile yapılan pilâki.
fasulye piyazı * Haşlanmışkuru fasulye ile katıyumurta ve kuru soğan karışımıpiyaz.
fasulye sırığı gibi * zayıf, sıska ve çok uzun boylu.
fasulyegiller * Kapalıtohumlu, iki çenekli, ayrıtaç yapraklıçiçekli bitkiler familyası.
faş * Açığa vurulmuş, ortaya dökülmüş.
faşetmek * (gizliyi) açığa vurmak, duyurmak, ortaya dökmek, dile vermek.
faşolmak * belli olmak, açıklanmak, ortaya çıkmak.
faşır faşır * Su veya başka sıvıların bol ve çok akmasınıanlatır.
faşing * Hristiyanlarda büyük perhizden önce düzenlenen şenlik ve eğlenceler, karnaval.
faşist * Faşizm yanlısı olan (kimse, görüşvb.).
faşistleşme * Faşistleşmek durumu.
faşistleşmek * Faşist duruma gelmek.
faşistleştirme * Faşistleştirmek işi.
faşistleştirmek * Faşistleşmesini sağlamak.
faşistlik * Faşizm.
faşizan * Faşist eğilimli.
faşizm * İtalya’da 1922-1943 yıllarıarasında etkinliğini sürdüren, meslek kuruluşlarına dayanan, devlet sınırlarını
genişletmeyi amaçlayan, yetkinin, tek partinin elinde toplandığı düzen.
* Demokratik düzenin yerine aşırı bir ulusçuluk ve baskı düzeni kurmayıamaçlayan öğreti.
fatalist * Yazgıcı, kaderci.
fatalite * Alın yazısı, yazgı, kader.
* Uğursuzluk.
fatalizm * Yazgıcılık, kadercilik, cebriye.
fatih * Zafer kazanan, fetheden (kimse).
* İslâm devletlerinde bir ülkeyi veya bir şehri savaşarak alan hükümdar ve komutanlara verilen unvan.
* Büyük ve önemli bir iş bitiren kimse.
fatiha * Ölülere Tanrı’nın rahmetini dilemek için dua olarak okunan Kur’an’ın ilk suresi.
fatiha okumak * o şeyden umudunu kesmek.
fatihane * Fatih gibi, fatihe benzercesine.
fatura * Satılan bir malın cinsini, miktarınıve fiyatını bildirmek için satıcının alıcıya verdiği hesap pusulası.
faturalama * Faturalamak işi.
faturalamak * Bir malın faturasını düzenlemek.
faturalı * Faturası olan.
faturalıyaşam * Yapılan alışverişte fatura alma alışkanlığı.
faturasını(birine) çıkarmak (veya ödetmek) * sorumluluğu birine yüklemek.
faturasız * Faturası olmayan.
faul * Maç ve karşılaşmalarda bir sporcunun hareketini önlemek için yapılan kural dışı hareket.
faullü * Faulü olan, faul yapan.
faulsüz * Faulü olmayan, faul yapmayan.
fauna * Belli bir bölgede yetişen hayvanların tümü, direy.
* Bu hayvanların tanımınıyapan eser.
fava * Bakla tanelerinin kabuğu soyulduktan sonra yapılan zeytin yağlıyemek.
favori * Herhangi bir işveya yarışmada üstünlük kazanacağına inanılan (kimse, takım vb.).
* Yarışıkazanacağıdüşünülen at.
* Yüzün iki yanında bırakılan sakal demeti.
* En çok beğenilen.
* Bir maçta, yarışmada veya karşılaşmada kazanması beklenilen taraf.
fay * Kırık (III).
fayans * Duvarlarıkaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlıve genellikle çiçek resimleriyle bezenmiş, pişmiş
balçıktan levha.
fayans döşemek * bir yeri fayansla kaplamak.
fayansçı * Fayans döşeyen veya satan kimse.
fayansçılık * Fayansçının işi veya mesleği.
fayda * Yarar, kâr.
fayda etmemek * etkisi olmamak, işe yaramamak, yararlı olmamak.
fayda vermemek * yararlı olmamak.
faydacı * Faydası olan, fayda sağlayan, fayda, yarar gözeten kimse.
faydacıl * Yararcıl.
faydacılık * Yararcılık.

Bir yanıt yazın