Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 11

gece yarısı * Güneşin batması ile doğmasıarasındaki sürenin ortası.
* Gecenin ilerlemiş saatleri, gecenin ortası.
gece yatısı * Geceyi bir yerde konuk olarak geçirme.
gece yayı * Güneşin gök küresinde bir gün boyunca çizdiği çemberin ufuk altında kalan parçası.
gececi * Çalışma sırası geceye rastlayan görevli.
geceki * Gece olan, gece yapılan.
gecekondu * Yasa dışı, gizlice yapılan küçük konut.
* Acele ile yapılıvermiş, derme çatma yapı.
gecekondu gibi * derme çatma yapılmışolan (yapı).
gecekonducu * Gecekonduda oturan kimse.
* Gecekondu yapıp satan kimse.
gecekondulaşma * Gecekondulaşmak işi.
gecekondulaşmak * Gecekondu sayısıçoğalmak, gecekondularla dolmak.
geceleme * Gecelemek işi.
gecelemek * Geceyi bir yerde geçirmek.
geceler gebedir * her sabah uyandığımız zaman yeni yeni olaylarla karşılaşırız.
geceleri * Gece vakti.
* Her gece.
geceleyin * Gece vakti.
geceli * “Hem gece hem gündüz, sürekli, aralıksız” anlamındaki geceli gündüzlü deyiminde geçer.
geceli gündüzlü * Sürekli, durmaksızın.
gecelik * Geceye özgü olan, gece kullanılan.
* Yatakta giyilen giysi, gömlek.
* Bir gece için ödenen ücret.
gecesefası * İki çeneklilerden, gece açan küçük kokulu çiçekleri olan, otsu bir bitki (Mirabilis jalapa).
gecesefası giller * Örnek bitkisi gecesefası olan bir bitki.
geceyi gündüze katmak * aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek.
gecikilme * Gecikilmek durumu.
gecikilmek * Gecikmek işi yapılmak.
gecikiş * Gecikmek işi veya biçimi.
gecikme * Gecikmek işi, teehhür, rötar.
gecikmek * Geç kalmak, herhangi bir işi kararlaştırılan zamandan sonra yapmak.
gecikmeli * Gecikmesi olan, tehirli, rötarlı.
gecikmesiz * Gecikmesi olmayan.
geciktirilme * Geciktirilmek işi veya durumu.
geciktirilmek * Gecikmesine yol açılmak.
geciktirim * İzleyiciye herhangi bir olayın ortaya çıkacağınısezdirmek, fakat sonucu durmaksızın geciktirerek onu
sürekli bir bekleme, gerginlik, sıkıntı içinde bırakmak biçimindeki anlatım.
geciktirme * Geciktirmek işi, tehir.
geciktirmek * Gecikmesine sebep olmak, tehir etmek.
geç * Kararlaştırılan, beklenen veya alışılan zamandan sonra, erken karşıtı.
* Belirli zamandan sonra olan.
-geç * Bkz. -gaç / -geç.
geç (veya geç efendim!) * kulak asma, önem verme.
geç kalmak * vaktinden sonra davranmak, gecikmek.
geç olsun da güç olmasın * çeşitli engellerle gerçekleşmeyen işlerde avunmak için söylenir.
geççe * Biraz geç olarak, geç saatlere yakın.
geçe * (herhangi bir saat başını) Geçerek, geçerken.
geçe * Karşılıklı iki yandan her biri, yaka.
geçek * Çok geçilen yer, işlek yol.
* Küçük tahta köprü.
geçeli * Geçesi (II) olan.
geçen * (hafta, ay, yaz, kışgibi zaman anlatan sözlerle) Bir önceki.
* Belirsiz bir süre önceki, birkaç gün önceki.
geçende * Ne kadar geçtiği belli olmayan yakın bir zaman önce.
geçenek * Bkz. koridor.
geçenlerde * Yakın bir geçmişte, yakında.
geçer * Yürürlükte bulunan, geçerliği olan, kullanılan.
* Beğenilen, makbul, mergup.
* Sınıf geçme durumu.
geçer akçe * herkesçe, aranan, beğenilen, muteber.
geçer akçe * Herkesçe, aranan, beğenilen, muteber.

Bir yanıt yazın