Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 18

genelkurmay * Yurdun savunmasıyla ilgili bütün şart ve olayları göz önünde tutarak, barışta ordunun eğitim ve
donatımını, savaşta yüksek yönetimini düzenleyen makam, erkânıharbiyeiumumiye.
genelleme * Genellemek işi.
* Zihnin genel düşünceler yapması işlemi veya özelden genele geçiş, tamim.
* Bir işlemin sonucu olan genel kavram, yargı, bilim yasasıveya kuram.
genellemek * Varlıklar veya olaylar arasındaki benzerlik bağıntılarını bir düşüncede toplamak, tamim etmek.
genelleşme * Genelleşmek işi, taammüm.
genelleşmek * Genel duruma gelmek, genel bir durum almak, taammüm etmek.
genelleştirilme * Genelleştirilmek işi.
genelleştirilmek * Genelleştirmek işi yapılmak.
genelleştirme * Genel duruma getirme.
* Tek tek veya özel durumlardan genel bir yasanın, önermenin çıkarılması, tamim.
genelleştirmek * Genel duruma getirmek.
genellik * Genel olma durumu, yaygınlık, umumiyet.
* Genel düşüncenin, yani kavramın özelliği.
genellikle * Genel olarak, büyük bir çoğunlukla, umumiyetle.
genelmek * Genişlemek.
general * Kara ve hava ordularında albaydan sonra gelen ve mareşalliğe kadar olan yüksek rütbeli subaylara verilen
genel ad.
generallik * General rütbesi.
* Generalin görevi veya makamı.
genetik * Bitki, hayvan ve insanlarda kalıtım olaylarını inceleyen biyoloji dalı, kalıtım bilimi.
geniş * Eni çok olan, enli, vasi, dar karşıtı.
* İçine alması gerekenden daha çoğunu alabilen, dar karşıtı.
* Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın.
* Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat.
* Çok.
genişaçı * Bir dik açıdan daha büyük olan açı.
geniş bir nefes almak * sıkıntılı bir durumdan kurtulmak, ferahlığa kavuşmak.
genişgönüllü * Her olayıhoşkarşılayan.
genişgörüşlü * Konularıçok yönlü değerlendiren (kimse).
genişgörüşlülük * Konularıçok yönlü değerlendirmek işi veya biçimi.
genişkarşılamak * hoşgörü ile değerlendirmek.
genişmezhepli * Bkz. mezhebi geniş.
genişufuklu * Görüşü ve bakışaçısı genişolan (kimse).
genişünlü * Alt çenenin açılmasıyla oluşan ünlü.
genişyürekli * Hemen, çabucak telâşgöstermeyen, merak etmeyen, tasasız.
genişzaman * Fiilin her zaman yapıldığını, yapılmakta olduğunu veya yapılacağını belirten zaman. Türkçede bu kip -r, -ir
veya -er ekiyle kurulur: Başla-r, severim (sev-er-im), geliriz (gel-ir-iz) gibi.
genişzaman görünümü * Genişzaman sıfat-fiiliyle yardımcıfiilin birlikte kullanılmasından doğan görünüm: Gelmez olmak.
Görünmez olmak gibi.
genişzaman sıfat-fiili * Fiilin her zaman yapıldığını, yapılmakta olduğunu veya yapılacağını belirten sıfat-fiil. Türkçede bu biçim -ir,
-er, -mez ekleriyle kurulur: Gelir (varidat), gider (masraf), güler yüz, bitmez iş, dinmez ağrı, görünmez kaza gibi.
genişçe * Biraz geniş.
genişçe konuşmak * uzun uzun, bol bol konuşmak, söyleşmek, sohbet etmek.
genişleme * Genişlemek işi.
genişlemek * Genişduruma gelmek, büyümek.
* Rahat bir duruma gelmek, açılmak, ferahlamak.
* Yaygın duruma gelmek.
genişletilme * Genişletilmek işi.
genişletilmek * Genişletmek işi yapılmak.
genişletme * Genişletmek işi.
* Bir konuyu, ayrıntılarınıkatarak geliştirme.
genişletmek * Genişduruma getirmek.
genişlik * Genişolma durumu.
* En, boy karşıtı.
genitif * Tamlayan durumu.
geniz * Ağız ve burun boşluğunun arka bölümü.
geniz ünlüsü * Geniz yoluyla çıkan ünlü. Türkçede bu ünlü n sesiyle birlikte kullanılır: Tanrı, sonra, deniz kelimelerindeki
a, o, e ünlüleri gibi.
geniz ünsüzü * Geniz yoluyla çıkan ünsüz: Türkçede bölge ağızlarında rastlanan ñ ünsüzü gibi.
genizden (konuşmak) (veya çıkarmak) * burnu tıkalı gibi (konuşmak).
genizsi * Genzel.
genizsileşme * Dudak ünsüzünün, geniz ünsüzüne dönmesi. Türkçede ve Türk lehçelerinde b sesinin m sesine dönmesi
gibi.
genleşme * Genleşmek işi.
genleşme kat sayısı * Birim nicelikte bir maddenin 10 C sıcaklık artışında gösterdiği hacim genişlemesi.
genleşmek * (bir cisim birleşimi ve yapısıdeğişmeden) Isıetkisiyle hacimce büyümek.
genleşmeölçer * Isınan sıvıların görünür genleşme kat sayılarını belirleyen araç, dilâtometre.
genleştirme * Genleştirmek işi.

Bir yanıt yazın