Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 19

genleştirmek * Sıcaklığınıyükselterek bir cismin yapısınıve birleşimini bozmadan hacmini, boyunu artırmak.
genlik * Genişlik.
* Bolluk, refah.
* Dalga genliği.
genom * Gametlerde bulunan kromozomların hepsine verilen ad.
genosit * Jenosit.
gensoru * Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir soru üzerine baş bakana veya bakanlardan birine, milletvekillerince
açılan ve sonunda soruşturma yapılması istenebilen soru, istizah.
gensoru önergesi * Gensoru teklifinde bulunma.
genzek * Genizden konuşan.
genzel * Genizsi.
geoit * Yerküresinin geometrik olmayan gerçek biçimine (üzerindeki engebeler düşünülmeksizin) verilen ad. Bu
yerküresi tam küre olmadığı gibi, elipsot biçiminden de ayrıdır.
geometri * Nokta, çizgi, açı, yüzey ve cisimlerin birbirleriyle ilişkilerini, ölçümlerini, özelliklerini inceleyen matematik
dalı, hendese.
* Bu konu ile ilgili olan kitap veya ders.
geometrik * Geometriyle ilgili veya geometriye uygun olan, hendesî.
geometrik çizim * Cetvel, pergel vb. ile elde edilen çizgi.
geometrik dizi * Ardışık terimleri arasındaki oranıdeğişmeyen dizi.
geometrik toplamı * iki ardışık kenarı, belirli iki vektörle gösterilen bir paralelkenarda, bu vektörlerin ortak bulundukları
noktadan çıkan köşegenin oluşturduğu üçüncü vektör; iki kuvvetin bileşkesini belirtir.
geometrik yer * Aynıözellikleri olan noktaların oluşturduklarıçizgi veya yüzey.
gepegencecik * Çok genç, körpe.
gepegenç * Gepgenç, pek genç.
gepgenç * Çok genç.
* Çok genç olarak, çok gençken.
gerçeğe aykırı * Gerçeğe uymayan, hilâfıhakikat.
gerçeğe aykırılık * Gerçeğe uymama durumu, aykırı olma durumu.
gerçeğe uygunluk * Gerçeğe uyma durumu.
gerçek * Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan,
hakikî.
* Aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici.
* Temel, başlıca, asıl.
* Doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan.
* Gerçek durum, gerçeklik, realite.
* Yalan olmayan, doğru olan şey.
* Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan.
gerçek dışı * Gerçeğin dışında olan, gerçek olmayan.
gerçek dışılık * Gerçek dışı olma durumu.
gerçek kişi * Hakikî şahıs.
gerçek mantarlar * Bağlarda mildiyu hastalığınıyapan emeçleri iyi gelişmişmantarlar (Peronospora viticola).
gerçek sayı * Bir eksen üzerindeki bir noktanın yerini belirlemeye yarayan sayı.
gerçekçi * Gerçeği gören ve ona göre davranan veya gerçeğe uygun olarak yapılan, realist.
* Gerçekçilik yanlısı olan, realist.
gerçekçilik * Gerçekçi tutum ve davranış, realizm.
* Gerçekleri olduğu gibi yansıtmaya çalışan sanat çığırı, realizm.
* Düşünmenin temeli ve işin ölçüsü olarak gerçekliğe bağlanan görüşve tutum; bilinçten bağımsız bir
gerçekliğin var olduğunu benimseyen görüş, realizm.
gerçekleme * Gerçeklemek işi, teyit.
gerçeklemek * Bir şeyin doğruluğunu herhangi bir şeyle ortaya koymak, teyit etmek.
gerçekleşme * Gerçekleşmek işi, tahakkuk.
gerçekleşmek * Gerçek olmak, gerçek durumuna gelmek, tahakkuk etmek.
gerçekleştirilme * Gerçekleştirilmek işi.
gerçekleştirilmek * Gerçek duruma getirilmek.
gerçekleştirme * Gerçekleştirmek işi.
gerçekleştirmek * Gerçek duruma getirmek, yapmak, ortaya koymak.
gerçekli * Gerçeklenmiş, gerçek olduğu anlaşılmış, muhakkak.
gerçeklik * Gerçek olan, var olan şeylerin tümü, hakikat, realite.
gerçekte * Aslında, tam anlamıyla, hakikatte.
gerçekten * Gerçek olarak, hakikaten, sahi, sahiden, filhakika, filvaki.
gerçeküstü * (gerçeküstücülere göre) Gerçeği aşan, gerçeğin üstündeki gerçek, sürrealite.
gerçeküstücü * Gerçeküstücülükten yana olan (kimse).
* Gerçeküstücülükle ilgili olan (görüş, eser vb.).
gerçeküstücülük * Aklın, geleneklerin, alışkanlıkların denetiminden uzak bilinçaltı gerçeklerini yansıtan, yani bilinen gerçekle
bağınıkesip kendince bir gerçek yaratmak amacını güden edebiyat ve sanat akımı, sürrealizm.
gerçi * Her ne kadar, ise de, vakıa.
gerdan * Vücudun omuzlarla başarasında kalan ön bölümü.
* Şişmanlarda çenenin altındaki tombulluk.
* (kesilmişhayvanlarda) Boyun.
gerdan kırmak * naz ile boynu başla birlikte iki yana oynatarak kırıtmak.
* boynu, başı geriye oynatarak büyüklük taslar bir durum almak.
gerdaniye * Klâsik Türk müziğinde ince sol notasınıandıran perde ve bir makam adı.
gerdaniyebuselik * Gerdaniye makamı ile buselik beşlisinden oluşan bir birleşik makam.
gerdanlık * Çoğu değerli taşve madenlerden veya altın paradan yapılmış, boyna takılan takı, kolye.

Bir yanıt yazın