Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 20

gerdeğe girmek * (güvey) düğün gecesi gelinle bir araya gelmek.
gerdek * Gelin ile güveyin düğün gecesi baş başa kaldıkları oda.
* Zifaf.
gerdel * Süt vb. şeyler koymaya veya hayvanlara yem vermeye yarayan kova biçiminde tahta veya deriden kap.
* Gemilerde temizlik işlerinde kullanılan, saç veya pirinç çemberli tahta kova.
gerdirilme * Gerdirilmek işi.
gerdirilmek * Gerdirmek işi yapılmak.
gerdirme * Gerdirmek işi.
gerdirmek * Germek işini yaptırmak.
gere gere * Kendine güvenerek.
* Güvenerek.
gereç * Bir şey yapmak için kullanılması gereken maddeler, malzeme, materyal.
gereği düşünülmek * bir sorunu sonuçlandırmak için tutulacak yolu kararlaştırmak.
gereği gibi * nasıl olması gerekli ise öyle.
gereğince * Gereği gibi, gereğine göre, gerektiği gibi, mucibince.
gerek * Bir şeyin yapılabilmesinin veya olabilmesinin bağlı olduğu (şey), lâzım.
* Güçlü ihtimal belirtir.
* Kelimeleri, kelime öbeklerini, görevdeşöğeleri birleştirme, eşitlik, istenileni seçme gibi anlamlar katarak
bağlar.
* İcap.
gerek görmek * yapılmasını istemek.
gerekçe * Gerektirici sebep, esbabımucibe.
* Bir önermenin kendiliğinden var kıldığı gereklik.
* Bir yasanın önerilmesi ve hazırlanmasında, yasa tasarısının hazırlanışve maddelerin düzenlenişsebepleri.
* Mahkeme kararlarında, kararın dayandığıyasal ve hukukî sebeplerin gösterilmesi.
gerekçe göstermek * gerektirici sebep ve doküman ileri sürmek.
gerekçelendirme * Gerekçelendirmek işi veya durumu.
gerekçelendirmek * Gerekçeli duruma getirme.
gerekçeli * Gerekçeye dayanan, gerekçesi olan.
gerekçesiz * Gerekçeye dayanmayan, gerekçesi olmayan.
gerekirci * Belirlenimci, determinist.
gerekircilik * Belirlenimcilik, determinizm.
gerekli * Yapılması, olmasıveya bulunmasıuygun olan, yerinde olan, lüzumlu, vacip.
gerekli görmek * yapılması icap etmek.
gerekli kılmak * icap ettirmek.
gereklik * Gerek olma durumu, lüzum, icap, iktiza.
gereklik kipi * Fiilin yapılması gerektiğini belirten isteme kipi. Türkçede bu kip -malı/ -meli ekiyle kurulur: Gelmeliyim,
gelmelisin, gelmeli, gelmeliyiz, gelmelisiniz, gelmeliler gibi.
gereklilik * Gerekli olma durumu, lüzum.
gerekme * Gerekmek işi, iktiza, istilzam.
gerekmek * Bir şeyin yapılabilmesi veya gerçekleşmesi bazınesne, fiil vb. ye bağlı olmak, gerek olmak, lâzım olmak,
icap etmek, iktiza etmek.
gerekseme * İhtiyaç.
gereksemek * Bir şeyi kendisi için gerek saymak, ihtiyaç duymak, muhtaç olmak.
gereksinim * İhtiyaç.
gereksinme * Gereksinmek işi veya durumu.
gereksinmek * İhtiyaç duymak.
gereksiz * Gereği olmayan, yararsız, lüzumsuz.
gereksizlik * Gereksiz olma durumu, lüzumsuzluk.
gerektirim * Belirlenim.
gerektirme * Gerektirmek işi, istilzam.
gerektirmek * Gerekli kılmak, icap ettirmek, istilzam etmek.
gerelti * Engel, perde.
geren * Kuruyunca çatlayan toprak, verimsiz, tuzlu, killi toprak.
gergedan * Gergedangillerden, sıcak ülkelerde yaşayan, burnunun üstünde bir veya iki boynuzu bulunan, kalın derili,
saldırıcı bir hayvan (Rhinoceros inducus).
gergedan böceği * 4 cm’ye yakın boyda, erkeklerinde sert bir boynuz bulunan ve kurtçuk evresini, ağaç kökü kemirerek
geçiren kın kanatlı böcek (Oryctes nasicornis).
gergedangiller * Tek parmaklılar takımına giren gergedanları içine alan bir familya.
gergef * Üzerine kumaşgerilerek nakışişlemeye yarar, çoğu dikdörtgen biçiminde olan çerçeve.
gergef işlemek * gergefle nakışişlemek.
gergi * Perde.
* İp, kayış, tel vb.yi gerginleştirme işinde kullanılan araç.
gergili * Gergisi olan.
gergin * Gerilmişdurumda olan.
* (cilt için) Buruşuğu, kırışığı olmayan.
* Bozulacak duruma gelmişolan (ilişki).
* Huzursuz, sinirli.

Bir yanıt yazın