Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 28

gipür * İplikten veya ipekten olan, genişilmeklerden oluşan bir tür dantel.
* Kumaş.
giranbaha * Pahada ağır, değerli .
giray * Kırım hanlarına ve han ailesinden olan prenslere verilen unvan.
girdap * Bir engelle karşılaşan su veya hava akıntısının dönerek yaptığıçevrinti, ters akıntıların oluşturduğu dönme,
burgaç.
* Tehlikeli yer veya durum.
girdi * Bir üretimde yararlanılan para, gereç ve işgücü, çıktıkarşıtı.
girdisi çıktısı * Yakın ilişki.
* Bilinmeyen karışık yönler, ayrıntılar.
* Bir üretimde yararlanılan para, gereç ve işgücü.
girecek delik aramak * saklanmak veya saklanmak istemek.
giren * Hafif bulutlu, sisli hava.
girenleme * Girenlemek işi veya durumu.
girenlemek * Hava bulutlanmak, serinlemek.
girgin * Herkesle çabucak yakınlık kurarak işini yürütebilen, pısırık karşıtı.
girginlik * Girgin olma durumu.
girift * Birbirinin içine girip karışmış, girişik, çapraşık.
* (eski güzel yazısanatında) Boşyer bırakmayacak biçimde iç içe istif edilmiş(yazı).
* Klâsik Türk müziğinde kullanılmışneye benzer bir çalgı.
giriftar * Tutulmuş, yakalanmış.
giriftar olmak * yakalanmak, tutuklanmak.
giriftlik * Girift olma durumu .
giriftzen * Girift çalan kimse.
giriliş * Girilmek işi veya biçimi.
girilme * Girilmek işi.
girilmek * Girmek işi yapılmak.
girim * Girmek işi, girme.
girimlik * Bir yere girmek hakkını gösteren kâğıt, girişkartı, duhuliye kartı.
girinti * Düz bir yüzeyde bulunan içerlek bölüm.
girintili * Girintisi olan.
girintili çıkıntılı * Düz veya düzgün olmayıp girinti ve çıkıntıları olan.
girintisiz * Girintisi olmayan.
girintisiz çıkıntısız * Düzgün, dümdüz.
girip çıkmak * az kalmak üzere uğramak.
* bir yere sık sık gelmek.
giriş * Girmek işi veya biçimi.
* Bir yapıda girip geçilen yer, methal, antre.
* Bir eserin konusunu tanıtarak kolay kavranmasınısağlayan, ön sözden sonra yer alan bölüm, methal.
* Bir anlatımda gelişme bölümüne hazırlık yapmayısağlayan bölüm, girizgâh.
* Bir bilime hazırlık amacıyla yazılan eser.
* Bir müzik parçasında baştaki bölüm, methal.
* Bir yere girmek için ödenen para, girişücreti, duhuliye.
girişkapısı * Yapılarda içeri girmek için kullanılan kapı.
girişkartı * Bir kuruluşa, bir toplantıya veya bir spor karşılaşmasına serbestçe girebilme olanağısağlayan belge.
girişkatı * Bkz. yer katı, zemin katı.
girişücreti * Bir gösteriyi görmek için ödenen ücret, duhuliye.
girişik * Birbirinin içine girmiş, karışmışolan, girift.
girişik bezeme * Kıvrılarak, birbirinin içine geçerek uzayıp giden, yapraklıdallarıandıran geometrik görünüşte birtakım
biçimlerden oluşmuş bezeme çizgileri, girift tezyinat, arabesk.
girişik cümle * Bir temel cümle ile bir veya birkaç fiilimsiden kurulan cümle, mudil cümle: Koşarak geldi. Öğrenciler
sabahleyin koşa koşa okula gidiyorlardı gibi.
girişik tamlama * İçinde tümleç, sıfat tamlamasıveya zarf bulunan tamlama: Ali’nin eve gelmesi gibi.
girişilme * Girişilmek işi.
girişilmek * Girişmek işi yapılmak.
girişim * Bir işe girişme, teşebbüs.
* İki veya daha çok dalga hareketinin, aynınoktaya aynıanda gelmesiyle birbirini yok edebilmesi veya
kuvvetlendirebilmesi olayı.
girişim ölçme * İki veya daha fazla dalga hareketini ölçme işi.
girişimci * Bir işi yapmak için girişimde bulunan kimse, müteşebbis.
* Ticaret, endüstri gibi alanlarda sermaye koyarak girişimde bulunan kimse, müteşebbis.
girişimcilik * Girişimci olma durumu.
girişimde bulunmak * davranmak, teşebbüs etmek.
girişimölçer * Işık girişim saçaklarınıuzaktan ölçmeye yarayan araç, interferometre.
girişken * Kendi kendine iş, uğraşyaratabilen, bir işe hiç çekinmeden girebilen, başkalarıyla kolayca ilişki kurabilen,
müteşebbis.
girişkenlik * Girişken olma durumu.
girişlik * Bir başka söze yol açmak için söylenen söz, girizgâh.
girişme * Girişmek işi, teşebbüs.
girişmek * Bir işe, bir şeye başlamak için hazırlık yapmak, ele almak, teşebbüs etmek.
* Dövmeye başlamak.

Bir yanıt yazın