gliserin | * Yağlımaddelerden, sabunlaştırma yoluyla çıkarılan renksiz, tatlışurup kıvamındaki sıvı(CH2 OH-CHOHCH2 OH). |
global | * Toptan, toplam. * Küresel. |
globalleşme | * Küreselleşme. |
globalleşmek | * Küreselleşmek. |
globülin | * Kanı oluşturan maddelerden biri olan iri moleküllü protein. |
glokom | * Karasu (göz hastalığı). |
glokoni | * Koyu yeşil renkli, hidratlıdoğal demir ve potasyum silikat. |
glüten | * Katıcisimlerin parçalarını birbirine yapıştıran madde. * Tahıl unlarından nişasta çıkarıldıktan sonra geri kalan albüminli madde. |
glüten ekmeği | * Şeker hastalığı olanlar için yapılan nişastasız ekmek. |
glüten tutkalı | * Hayvanların deri, kemik, sinir vb. artıklarından elde edilen genellikle sıcak olarak kullanılan bir yapıştırıcı türü. |
gnays | * Kuvars, mika ve feldspattan birleşmişkayaç. |
goblen | * Kanaviçe veya telleri sayılabilecek türde kumaşüzerine renkli iplikle yapılan özel bir işleme. * Bu tür işlenmiş(kumaş). |
gocuk | * Tek parça hayvan postundan yapılan ceket. * İçi kürk, pelüş, vb.den yapılan kalın ceket. |
gocuklu | * Gocuğu olan. |
gocundurma | * Gocundurmak işi. |
gocundurmak | * Gocunmasına sebep olmak. |
gocunma | * Gocunmak işi. |
gocunmak | * Bir şeyden alınmak, çekinmek, kaçınmak. |
gofret | * Üzeri petek biçiminde, bisküviye benzer tatlı, hafif bir yiyecek. |
gol | * Çift kale ile oynanan futbolda, voleybolda veya hentbolda topun kaleye sokulmasıyla kazanılan sayı. |
gol atmak | * topun karşıtakımın kalesine girmesini sağlamak. |
gol kaçırmak | * uygun durumda olmasına rağmen karşıtakımın kalesine topu sokamamak. |
gol olmak | * top kaleye girmek. |
gol toto | * Futbol maçlarındaki en çok gollü sonuçlarıönceden kestirip para ödülü kazanmak temeline dayanan bir oyun. |
gol yapmak | * topu karşıtakım kalesine sokarak sayıkazanmak. |
gol yemek | * topun, kendi kalesine girmesine engel olamamak. |
golcü | * Çok gol atan oyuncu. |
golf | * Ufak bir topu özel sopalarla çelerek, değişik engelleri aşarak, belli bir deliğe sokmak amacıyla geniş, çimenlerle kaplı bir alanda, açık havada oynanan bir oyun. |
golf pantolon | * Paçaları büzgülü bacak bölümü daha genişpantolon. |
golfçü | * Golf oynayan kimse. |
golfstrim | * Atlas Okyanusunda, Meksika körfezinden başlayarak Britanya ve İskandinavya kıyılarına kadar ulaşıp Avrupa Rusya’sının kuzey kıyılarına kadar gelen ve BatıAvrupa’nın deniz iklimini yumuşatan sıcak su akıntısı. |
gollük | * Gol olmaya elverişli, gol olabilecek. |
gomalak | * Alkolde eriyen hayvanî reçine. |
gonca | * Henüz açılmamışveya açılmak üzere olan çiçek, tomurcuk. |
gondol | * Genellikle Venedik’te kullanılan, ayakta, kıç tarafta tek kürekle yürütülen, 10 m uzunluğunda, yassıve iki başıyukarıya kıvrık kayık. |
gondolcü | * Gondol çalıştıran kimse. |
gonk | * Keçe veya bez kaplı bir tokmakla vurularak titreşmesi sağlanan bir kurstan oluşan vurgulu çalgı. * Boksta her raundun başlangıç ve bitimini bildiren ses verici araç. |
gonokok | * Bel soğukluğu mikrobu. |
goril | * Afrika’nın Ekvator bölgesinde ormanlarda yaşayan, insanımsıların en iri ve en güçlüsü (Gorilla gorilla). * Koruyucu. |
goşist | * Goşizm yanlısı olan (kimse veya tutum), aşırısolcu, ihtilâlci solcu. |
goşizm | * Aşırısolculuk, ihtilâlci solculuk. |
gotik | * Gotlarla ilgili. |
gotik harfler | * İlk basım denemelerinde kullanılmışolan köşeli harfler. |
gotik sanat | * Temel özelliği sivrilik olan, XII. yüzyıldan sonra Rönesans’a kadar Avrupa’da gelişen sanat ve mimarlık üslûbu. |
Gotlar | * Orta Çağda Orta Avrupa’da yaşayan bir ulus. |
goygoycu | * Arap takviminin Muharrem ayında kapıkapıdolaşarak ve ilâhîler okuyarak dilenen kimse. * Dilenci. * Boşu boşuna, bilgisiz olarak, gereksiz yere çok konuşan (kimse). |
goygoyculuk | * Goygoycunun yaptığı iş. |
göbeği biriyle bağlı(veya beraber kesilmiş) | * her zaman birlikte bulunan, birbirinden ayrılmayan kimseler için kullanılır. |
göbeği çatlamak | * birçok güçlükleri yenmek için çok uğraşmak. |
göbeği düşmek | * göbek deliğinin kapanmamasından fıtık oluşmak. |
Kategoriler