Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 33

göçürme * Göçürmek işi.
göçürmek * Göçmesine sebep olmak.
* Çökertmek.
* (miktarıçok olan şeyler için) Yiyip bitirmek.
* Bitkileri yerinden çıkarıp başka yere dikmek, göçermek.
göçürtme * Göçürtmek işi.
göçürtmek * Göçmesine sebep olmak.
göçürücü * Seferde padişah tuğlarının ikisini bir konak ileride taşıyan dört kişiden ikisine verilen unvan.
göçürülme * Göçürülmek işi veya durumu.
göçürülmek * Göçürmek işi yapılmak.
göçüş * Göçmek işi veya biçimi.
göçüşme * Bir kelime içinde birbirini izleyen iki sesin yer değiştirmesi, metatez: çömlek > çölmek, yalnız > yanlız,
kibrit > kirbit vb.
göden * Kalın bağırsağın son bölümü, rektum.
* Karın, işkembe.
* Mide.
göden bağırsağı * Bkz. göden.
gödeş * Semiz, etli.
göğçek * Gökçek.
göğe merdiven dayamış * çok uzun boylu.
göğem * Yeşile çalar mor.
göğermek * Bkz. gövermek.
göğerti * Göverti.
* Vurma ve çarpma sonucu vücutta oluşan çürük, morartı.
göğsü daralmak (veya tıkanmak) * güçlükle nefes almak.
* içi sıkılmak.
göğsü kabarmak * övünç duymak, kıvanmak, iftihar etmek.
göğsünü gere gere * kendine güvenerek.
* övünerek.
göğsünü kabartmak * bir olay dolayısıyla kıvanç duygusunu ortaya koymak, övünmek.
göğsünü yırtmak * coşkunluğunu ortaya koymak, coşmak, cıvıldamak .
göğüs * Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve yürek, akciğer gibi organları içine alan bölümü, sine.
* Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı.
* Bu bölümün içindeki organlar.
* Meme.
göğüs bağır açık (olmak) * özensiz bir kılıkta.
göğüs boşluğu * Akciğerlerle kalbi içine alan akciğer zarının çevrelediği boşluk, göğüs kovuğu.
göğüs cerrahisi * Cerrahînin göğüs içi organlarıyla ilgili dalı.
göğüs çaprazı * (güreşte) Karşısındakini koltuk altlarından çapraz yakalama.
göğüs çukuru * Bkz. göğüs boşluğu.
göğüs darlığı * Solunumu güçleştiren hastalık.
göğüs eti * Göğüs kısmında bulunan et.
göğüs geçirmek * üzülerek derinden soluk almak, içini çekmek.
göğüs germek * bir güçlüğe karşıkoymak, dayanmak.
göğüs göğüse * Karşıkarşıya, yüz yüze.
göğüs hastalığı * Göğüs bölgesi ile ilgili hastalık.
göğüs ingini * Solunum yollarının iltihaplanması.
göğüs kafesi * Vücutta omurganın, kaburgaların ve göğüs kemiğiyle bunlarısaran kasların oluşturduğu yürek ve
akciğerleri koruyan boşluk.
göğüs kemiği * Göğsün ön tarafında, üzerine kaburga kıkırdakları ile köprücük kemiklerinin eklendiği yassıkemik, iman
tahtası.
göğüs kovuğu * Bkz. göğüs boşluğu.
göğüs sesi * Başveya boğazdan gelmeyen gür ve açık bir biçimde çıkarılan ses.
göğüs tahtası * Göğüs kemiği.
* Mandolin, gitar, keman veya ut gibi telli çalgılarda tellerin gerili bulunduğu gövde bölümü, çalgının göğsü.
göğüs vermek * eziyete, sıkıntıya katlanmak, tahammül etmek.
göğüsleme * Göğüslemek işi.
göğüslemek * Göğüsle zorlamak.
* Karşıdurmak, engel olmak, direnmek.
göğüslü * Göğsü olan.
* Göğsü genişolan.
* İri memeli (kadın).
göğüslüce * Biraz iri göğüslü.
göğüslük * Genellikle ilkokul öğrencilerinin giydiği bir örnek üstlük, önlük.
* Elbisenin kirlenmemesi için göğse takılan önlük veya giyilen bir tür gömlek.
gök * İçinde gök cisimlerinin hareket ettiği sonsuz boşluk, uzay, feza.
* Yeryüzü üzerine mavi bir kubbe gibi kapanan boşluk, sema.
* Gökyüzünün, denizin rengi, mavi veya yeşile çalan mavi.
* Olgunlaşmamış.
gök ada * Milyonlarca yıldızdan, yıldız kümelerinden, bulutsu ve gaz bulutlarından oluşmuş, saman yolu gibi
bağımsız uzay adası, galaksi.
gök adası * Bkz. gök ada.
gök atlası * Yıldızların gök küresi üzerindeki yerlerini gösteren harita.

Bir yanıt yazın