Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 37

gönendirtmek * Mutluluğa, huzura kavuşmasını sağlamak.
gönenme * Gönenmek işi.
gönenmek * Mutlu, mesut olmak, rahat bir hayat sürmek, sevinç duymak, sevinmek, abat olmak.
gönlü akmak * birine karşı güçlü sevgi duymak.
gönlü bol * Yeterli imkânlardan yoksun olmasına karşılık cömert, eli açık davranmak isteyen.
gönlü bulanmak * kusacak gibi olmak.
* kuşkulanmak.
gönlü çekmek * imrenip istemek.
gönlü çelinmek * güzel sözlere aldanmak, kapılmak.
gönlü çökmek * yaşama gücü azalmak, ruhî dengesi bozulmak.
gönlü gani * Cömert ve gözü tok, gani gönüllü.
gönlü ile oynamak * birini sever görünüp eğlenmek.
gönlü kalmak * isteyip de edinemediği bir şeyi istemekten vazgeçmemek.
* gücenmek.
gönlü kanmak * bir işle ilgili kaygısıkalmamak, mutmain olmak, müsterih olmak.
gönlü kara * Başkalarının kötülüğünü isteyen.
gönlü kararmak * dünya zevklerine karşı isteği kalmamak.
gönlü kaymak * sevmeye eğimli olmak.
gönlü kırılmak * üzülmek, incinmek, yerinmek.
gönlü olmak * sevip istemek.
gönlü olmak * razı olmak.
gönlü razı olmamak * hiç istememek.
gönlü takılmak * bir şeye karşı ilgi duymak.
* aşk ile sevmeye başlamak.
gönlü tok * Zorunlu ihtiyaçlarıkarşılanınca bununla yetinen, fazla mal ve para istemeyen, müstağni.
gönlü varmamak * istek duymamak, istememek, çekinmek.
gönlü yaralı * âşık, tutkun, aşkıkarşılık görmeyen.
gönlü zengin * İmkânlarıölçüsünde para ve malınıesirgemeden veren.
gönlünce * Dileğine uygun.
gönlünde kalmak * çok istediği hâlde ulaşamamak, elde edememek.
gönlünden geçirmek (veya geçmek) * bir şeyin olmasınıveya bir şey yapmayı istemek; düşünmek.
gönlünden kopmak * kendiliğinden birdenbire vermek.
gönlüne doğmak * içine doğmak, sezmek, hissetmek.
gönlüne dokunmak * üzülmek, rahatsızlık duymak.
gönlüne göre * dileğine göre, isteğine uygun olarak.
gönlünü çelmek * kandırmak, yola getirmek, aşkınıkazanmak.
* kendi yanına çekmek, sempatisini kazanmak.
gönlünü düşürmek * âşık olmak, sevdalanmak.
gönlünü etmek (veya yapmak) * birini razıve hoşnut etmek.
gönlünü hoşetmek * birinin dileğini yerine getirerek onu sevindirmek.
gönlünü kaptırmak * âşık olmak.
gönlünü karartmak * yaşamaya karşısevgi ve isteğini azaltmak.
gönlünü pazara çıkarmak * sevmek için kendine yakışanıseçmeyip rastgele birini sevmek.
gönlünü serin tutmak * sakin, soğukkanlı olmak, hemen heyecanlanmamak.
gönlünü söndürmek * küstürmek, kırmak, incitmek.
gönlünü yaralamak * incitmek, kırmak, üzmek.
gönlünün dümeni bozuk * isteklerinde, özellikle gönül işlerinde tutarlılık göstermeyen, sık sık istek değiştiren.
gönül * Sevgi, istek, düşünüş, anma ve hatır gibi kalpte var sayılan duygu kaynağı.
* İstek, arzu.
gönül (veya kalp) kırmak (veya yıkmak) * birini çok üzecek bir davranışta bulunmak, gücendirmek.
gönül açmak * insanın iç sıkıntısını gidermek, iç açmak.
gönül akıtmak * âşık olmak, sevmek.
gönül almak (veya gönlünü almak) * sevindirmek.
* kırılan bir kimseyi güzel bir davranışla hoşnut etmek.
gönül avcısı * Geçici aşklar arkasında koşan kimse, çapkın.
gönül avlamak * huyunu suyunu yakından bilerek olumlu davranışta bulunmak, tavlamak.

Bir yanıt yazın