Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 38

gönül avutmak * hoşça vakit geçirmek .
gönül bağı * Sevgi bağı, duygusal ilişki.
gönül bağlamak * severek bağlanmak, içten sevmek.
gönül belâsı * Aşkın verdiği sıkıntı, dert.
gönül birliği * Duygusal anlaşma.
gönül borcu * Yapılan iyiliğe karşıkendini borçlu sayma, minnet, minnettarlık, şükran.
gönül borçlusu * Yapılan iyiliğe karşıkendini borçlu sayan, minnettar.
gönül bulandırmak * mide bulandırmak.
* kuşkulandırmak.
gönül çekmek * sevdalı olmak.
gönül çöküşü * Yaşama gücünün yitmesi, ruhî dengenin bozulması.
gönül darlığı * İç sıkıntısı.
gönül dilencisi * Sevdiğinden ayrılmamak için onun her davranışına katlanan kimse.
gönül eğlencisi * İnsanı oyalayıp hoşça vakit geçirten şey.
gönül eğlendirmek * geçici bir ilgi ve sevgi göstererek hoşça vakit geçirmek.
gönül eri * Hoşgörüsü geniş, açık yürekli, güvenilir kimse, rint, ehlidil.
gönül ferahlığı * İç rahatlığı, dertsizlik.
gönül ferman dinlemez * gönül sevdiğinden asla vazgeçmez.
gönül gezdirmek * seçmek için aklından birçok şeyleri geçirmek.
gönül hoşluğu * Hiçbir baskının etkisi altında olmaksızın, severek isteyerek.
gönül indirmek * kendisine yakıştıramadığı bir şeye razı olmak.
gönül kimi severse güzel odur * güzellik anlayışının kişiden kişiye değiştiğini anlatır.
gönül kocamamak * ruhen dinç kalmak.
gönül koymak * gücenmek, alınmak, darılmak.
gönül maskarası * Sevda yüzünden gülünç durumlara düşmüşkimse.
gönül meselesi * Aşk yüzünden ortaya çıkan sorun, aşk derdi.
gönül okşamak * birini hoş bir söz veya davranışla sevindirmek, iltifat etmek.
gönül okşayıcı * Hoşa giden.
gönül rahatlığı * İç rahatlığı iç huzuru başdinçliği, huzur.
gönül rızası * İsteyerek, içinden gelerek.
gönül tokluğu * Doygunluk, istiğna.
gönül uğrusu * Gönül almayı bilen kimse.
gönül vermek (veya bağlamak) * sevmek, âşık olmak.
gönül yakmak * insanıaşırıderecede etkilemek, sarsmak, kendinden geçmesine yol açmak.
* aşk dolayısıyla iç yangınına tutulmak.
gönül yarası * Bir kimseyi derin üzüntü içinde bırakan acı; gönül belâsı.
gönül yıkmak * birini çok üzecek bir davranışta bulunmak, gücendirmek, gönül kırmak.
gönüldaş * Duygularıaynı olanlardan her biri, candan dost.
gönülden çıkarmak * sevmez veya anmaz olmak.
gönülden çıkarmamak * sevilen kimseyi hiç unutmamak.
gönülden ırak olmak * sevilmekten yoksun kalmak, sevilmemek.
gönüllenme * Gönüllenmek işi veya durumu.
gönüllenmek * Gücenmek, darılmak, alınmak.
gönüllü * Ağır veya tehlikeli bir işi yapmayıhiçbir yükümü yokken isteyerek üstlenen.
* Çok istekli.
* Seven kimse veya sevgili.
gönüllü gönülsüz * Yarı istekli yarı isteksiz olarak.
gönüllüce * Biraz gönüllü.
gönüllülük * Gönüllü olma durumu.
gönülsüz * Gönlü olmayan, isteksiz, istemeyerek.
gönülsüzce * İsteksiz bir biçimde istemeyerek.
gönülsüzlük * Bir işi istemeyerek yapma, isteksizlik.
gönye * Dik açılarıölçmeye ve çizmeye yarayan dik üçgen biçiminde araç.
gönyeleme * Gönyelemek işi.

Bir yanıt yazın