Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 61

güneş batmak * gün sonunda, güneşufukta kaybolmak.
güneş çarpmak * sıcak havada güneşaltında çok kalmaktan hasta olmak.
güneşçavmak * güneşyayılmak, güneşdoğmak.
güneşdil teorisi * Dilin türeyişi felsefesi, psikolojisi ve sosyolojisi alanında Atatürk döneminde ortaya atılan bir kuram.
güneşdoğmak * sabahleyin güneşufuktan yükselmek.
güneşgözlüğü * Gözü güneşve çeşitli tabiat olaylarından korumaya yarayan alet.
güneşgünü * Güneş’in, Yer’in bir noktasındaki meridyen düzlemine arka arkaya iki kez girmesi için geçen zaman.
güneşhayvancıkları * Kök bacaklılardan, ışın biçimindeki yalancı bacaklarıyla hareket eden bir hücreli hayvanlar takımı, günsüler.
güneş kremi * Güneşlenme sırasında cildin kurumasını, aşırıyanmasınıve çatlamasınıönleyen bir tür özel krem.
güneş lekeleri * Güneş yüzeyinde görülen siyah benekler.
Güneş saati * Bir düzlem ortasına dikilmiş bir çubuğun, bu düzlem üzerine ayrıayrızamanlarda düşen gölgesine
bakılarak saati gösteren bölümler çizilerek yapılmış araç.
Güneş sistemi * Güneşle gezegenlerin oluşturduklarıdizge.
güneş sütü * Güneşlenme sırasında cildin kurumasınıönleyen, koruyucu, beyaz renkli bir tür makyaj malzemesi.
güneş tacı * Güneş atmosferinin alevli bölümü.
Güneş takvimi * Güneşin görünürdeki günlük ve yıllık hareketine göre düzenlenen takvim.
Güneş tekeri * Güneşin gökyüzündeki iz düşümü olan parlak daire.
Güneştutulması * Ay’ın, Yer ile Güneşarasına girmesi yüzünden Güneşin yer yüzünden kararmışgörünmesi, küsuf.
güneşyağı * Güneşlenme sırasında cildin daha çabuk koyulaşması için kullanılan bir tür yağlısıvı.
güneşyanığı * Güneş ışınlarının insan teninde yaptığıesmerlik.
Güneşyılı * Güneşin görünürdeki yıllık hareketine göre tanımlanan yıl.
güneşe karşı işemek * saygı gösterilmesi gereken şeylere saygısızlık göstermek.
güneşi üzerine doğdurmamak * güneşdoğmadan önce yataktan kalkmak.
güneşin alnında (veya güneşin altında) * güneşin yakıcıışınlarıaltında.
güneşleme * Güneşlemek veya güneşlenmek işi.
güneşlemek * Güneş ışınlarından vücudun yararlanmasını sağlamak.
güneşlenme * Güneşlenmek işi veya durumu.
güneşlenmek * Güneş ışınlarından yararlanmak için kendini güneşaltında bulundurmak.
güneşletme * Güneşletmek işi.
güneşletmek * (bir şeyi) Güneş ışığının etkisinde bırakmak.
güneşli * Güneş ışınlarıyla aydınlanmış.
* (hava için) Açık, aydınlık.
güneşlik * Güneş ışınlarına engel olan perde veya buna benzer gereç.
* Siperlik.
* Güneş ışınlarınıalan (yer).
* Alıcımerceğini zararlıışınlardan korumak için mercek önüne takılan ve merceğin önünde gölgeli bir alan
sağlayan yardımcıdonatım türü.
güneşsel * Güneşe ilişkin, Güneşle ilgili.
* Güneşle birlikte doğan, Güneşle birlikte batan (gök cismi).
güneşsiz * Güneş ışınlarıyla aydınlanmayan, güneş ışınlarınıalmayan.
* (hava için) Kapalı, bulutlu.
güneşsizlik * Güneşsiz olma durumu.
güneş topu * Bkz. Acem lâlesi.
güney * Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey
karşıtı.
* Bu yönde olan, bu yönle ilgili, cenubî.
* Güneşgören yer.
* Lodos.
güney karamanı * Siyahtan kül rengine kadar değişen renklerde, kuyruklarıdiğer karamanlara göre daha küçük, kuzularından
bukleli post alınabilen ve BatıToroslar bölgesinde yetiştirilen bir tür koyun.
güney noktası * Güney doğrultusunun ufuk üzerinde göğü deldiği nokta.
Güneybalığı * Güney yarım kürede bir takım yıldızın adı.
güneybatı * Güneyle batıarasıyön.
güneydoğu * Güneyle doğu arasıyön.
güneyli * Güney bölgelerinden olan (kimse veya topluluk), cenuplu.
* Türkiye’nin güney illerinden olan (kimse).
güngörmez * Hiç güneş ışığı almaz (yer).
güngörmüş * İyi yaşamış.
* Birçok hayat tecrübesi bulunan (kimse).
* Çok yaşlı.
güngörmüşlük * Çok hayat tecrübesi olmak.
günindi * Gurup zamanı.
* Batı.
günleme * Günlemek işi.
günlemek * Günü belirlemek, tarihlendirmek.
günlerce * Birçok gün sürerek.
günlerden bir gün * geçmişzamanda bir gün, vaktiyle.

Bir yanıt yazın