Kategoriler
G SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük G Sayfa 65

güveyi olmadık, ama kapıdışında bekledik * bir konuyu iyi bilmeyen ama yabancısıda olmayan kimseler tarafından kullanılır.
güveylik * Güvey olma durumu, damatlık.
* Güvey için alınmış, yapılmışgiysi, armağan.
* Güvey iken kullanılan veya yapılan.
güvez * Mora çalan kırmızı.
güya * Sözde, sanki.
güz * (kuzey yarım küre için) Eylül, ekim ve kasım aylarını içine alan süre, sonbahar.
* Eylül 22 ile Aralık 21 arasındaki mevsim.
güz çiğdemi * Acıçiğdem.
güz dönemi * Güz ayları.
* Eğitim öğretimde ilk yarıyıl.
güz noktası * Güzün, gün-tün eşitliği anında güneşin gök ekvatoru çizgisi üzerinde bulunduğu nokta.
güzaf * Boş, anlamsız, beyhude (söz).
güzel * Biçimindeki uyum ve ölçülerindeki denge ile hoşa giderek hayranlık uyandıran.
* İyi; hoş.
* Beklenene uygun düşen ve başarıdüşüncesi uyandıran.
* Soyluluk ve ahlâkî üstünlük düşüncesi uyandıran.
* Görgü kurallarına uygun olan.
* (hava için) Sakin, hoş.
* Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı.
* Pek iyi, doğru.
* Hoşa giden, beğenilen, iyi, doğru bir biçimde.
* Güzel kız veya kadın.
* Güzellik kraliçesi.
güzel duyu * Estetik, bediiyat.
güzel duyuculuk * Estetikçilik, estetizm.
güzel duyusal * Estetik.
güzel güzel * Olağan bir durumda, herhangi bir sıkıntıya uğramadan.
güzel olmak * güzelleşmek.
güzel sanatlar * Edebiyat, müzik, resim, heykel, mimarlık, tiyatro gibi insanda coşku ve hayranlık uyandıran sanatlar.
güzel yazısanatı * Harflere güzel biçimler vererek yazma sanatı, hüsnühat, kaligrafi.
güzelavrat otu * Patlıcangillerden, 100-150 cm yükseklikte, atropin denilen zehirli ilâcın çıkarıldığıpis kokulu, çok yıllık ve
otsu bir bitki (Atropa belladonna).
güzelce * Güzele yakın, güzel gibi.
* (güze’lce) İyice, adamakıllı.
güzelhatun çiçeği * Bkz. nergis zambağı.
güzelim * değer verilen, sevilen.
* teklifsiz bir seslenme olarak kullanılır.
güzelleme * Halk edebiyatında konusu aşk olan, lirik bir şiir türü.
* Şen, sevinçli duygularıanlatan türkülerde özel bir ezgi.
güzelleşme * Güzelleşmek işi.
güzelleşmek * Güzel bir durum almak.
güzelleştirilme * Güzelleştirilmek işi.
güzelleştirilmek * Kendisine güzellik verilmek, güzel duruma getirilmek.
güzelleştirme * Güzelleştirmek işi.
güzelleştirmek * Güzellik vermek, güzellik kazandırmak.
güzellik * Estetik bir zevk, coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik, hüsün.
* Okşayıcısöz veya davranış, iyilik, yumuşaklık.
* Ahlâk ve fikrî nitelikleriyle hayranlık uyandıran şey.
* Güzel olan bir kimsenin niteliği.
güzellik enstitüsü * Kadınların yüz ve vücut bakımlarının yapıldığıyer.
güzellik kraliçesi * Yüz ve vücut güzelliği göz önünde bulundurularak yapılan yarışmalarda birinciliği kazanan kız.
güzellik malzemesi * Makyaj malzemesi.
güzellik müstahzarları * Makyaj malzemelerinin genel adı.
güzellik salonu * Kuaför.
güzellik yarışması * Yalnız yüz ve vücut güzelliğinin ölçü olarak kabul edildiği yarışma.
güzellikle * Okşayıcısöz veya davranışla, iyilikle.
güzergâh * Yolüstü uğranılacak, geçilecek yer.
* Yol boyu.
* Çok geçilen yer, geçek.
güzey * Az güneşalan, çok gölgeli kuzey yamaç.
güzide * Seçkin, seçilmiş, seçme.
* Aydın, okumuş, seçkin (kimse).
güzlek * Güz yağmuru.
* Güz mevsiminin geçirildiği yer.
* Havaların soğumasıüzerine yaylalardan dönen hayvanların otlatılmasıve bir süre barındırılması için
ayrılmış, dağeteklerinde bulunan mera.
güzleme * Güzlemek işi.
güzlemek * Güzü bir yerde geçirmek.
güzlük * Güzün yapılan.
* Güzün ekilen tahıl.
güzün * Güz mevsiminde.

Bir yanıt yazın