Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 1

H * Hidrojen’in kısaltması.
h, H * Türk alfabesinin onuncu harfi. He adıverilen bu harf ses bilimi bakımından ötümsüz sızıcı gırtlak
ünsüzünü gösterir.
* Nota işaretlerini harfle gösterme yönteminde si sesini gösterir.
ha * İstek uyandırmak için kullanılır.
* (ha:) Şaşma anlatır.
* (ha:) Dikkati çekmek, uyarmak için kullanılır.
* (ha:) Bir şeyin birdenbire hatırlandığınıveya kavrandığınıanlatır.
* (ha:) Soru bildirir.
* Tekrarlanarak kullanıldığında eşitlik anlamıverir.
* “Evet” anlamında kullanılır.
* Bazen tekrarlanan bir emir kipinin tekrarlarıarasında yer alarak fiil ile anlatılan işin uzadığıve bundan
bıkıldığı bildirilir.
* Neredeyse, hemen yakında.
ha babam (veya ha babam ha) * karşısındakinin çabasınıartırmak için kullanılır.
* sürekli olarak, hiç durmadan.
ha bire * Durmadan, ara vermeden, arka arkaya, sürekli olarak.
ha bugün ha yarın * neredeyse, kısa bir sürede.
ha deyince * istenilen anda.
ha Hoca Ali, ha Ali Hoca * değişik gibi gösterilen iki şeyin, gerçekte hiçbir başkalığı olmadığınıanlatır.
ha şöyle * Bkz. hah.
ha şunu bileydin * “bunu çoktan anlaman, bilmen gerekirdi” anlamında kullanılır.
hab * Uyku.
habanera * Çok kıvrak bir Küba dansı.
* Bu dansın müziği.
habaset * Kötülük, alçaklık.
habbe * Tahıl tanesi, evin.
* Su kabarcığı.
* Karagöz, Matiz, Külhanbeyi tiplerinin “yemek yemek” anlamında kullandığısöz.
habbesi kalmadı(veya habbesi yok) * hiç kalmadı, hiç yok.
habbeyi kubbe yapmak * önemsiz bir şeyi abartmak.
haber * Bir olay, bir olgu üzerine edinilen bilgi, salık.
* İletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi.
* Bilgi.
* Yüklem.
haber ajansı * Yurt ve dünya olaylarınıtoplayıp yayımlayan kuruluş.
haber almak * (kendisine) bildirilmek, öğrenmek, bilgi edinmek.
haber atlamak * (gazetecilikte) bir haberi vaktinde yayımlayamamak.
haber bülteni * Radyonun, televizyonun ve çeşitli haber ajanslarının yayımladığı, günün iç ve dışolaylarıkonusunda
kamuoyunu aydınlatıcı bilgiler veren kısa metin.
haber bürosu * Bağlı bulundukları iletişim organlarına bölgesel haberleri iletmekle görevli birim.
haber çıkmamak * (biri veya bir şey için) beklenen bilgi gelmemek.
haber deyince * istenilen anda, çarçabuk.
haber geçmek * teleks, telefon vb. ile bilgi iletimi yapmak.
haber göndermek * herhangi bir araçla bildirmek.
haber kaynağı * Haber alınan kişi ve yer.
haber kipi * Bildirme kipi.
haber merkezi * Bir yayın organının haberleri derleyip toparlamak ve değerlendirmekle sorumlu ve yükümlü haber birimi.
haber salmak (veya yollamak) * haber göndermek.
haber stüdyosu * Ses düzeni, ses geçirmezlik özelliği ile radyo ve TV gibi yayın organlarında yalnız haber okunmak için
ayrılmışözel bölüm veya oda.
haber uçurmak * gizlice veya hemen haber göndermek.
haber vermek * bildirmek, haber ulaştırmak.
* bir durumun, bir olayın belirtisi olmak.
haberci * Haber getiren kimse, ulak.
* Bir durumun, bir olayın belirtisi.
* Muhbir, ihbar eden (kimse).
habercilik * Bir haberi usulünce hazırlama ve yayın organlarında yayımlama işi.
haberdar * Haberli, bilgili.
haberdar etmek * haber vermek, bildirmek.
haberdar olmak * bilgi edinmek, haber almak.
haberden haber ver * (bir kimse veya bir konuda) bilgi ver.
haberi olmak * bilgisi olmak, bilmek.
haberin olsun! * herhangi bir konuda birine uyarıda bulunmak için söylenir.
haberleşme * Haberleşmek işi, iletişim, muhabere.
* Yazışma.
haberleşmek * Karşılıklı olarak haber alıp vermek, iletişmek, muhabere etmek.
haberli * Bir olay veya durum üzerine bilgisi olan, haberi olan.
* Haber vermişveya almış(olarak).
haberlik * Haber durumunda olan.
habersiz * Haberi olmayan, haber almamış, hiçbir bilgisi olmayan.
* Haber vermeden, habersizce.
habersizce * Haber vermeden, haberi olmadan, habersiz, gizlice.
habersizlik * Haber alamama durumu.
Habeş * Etiyopya halkından veya bu halkın soyundan olan kimse, Etiyopyalı.
* (küçük h ile) Derisinin rengi çok koyu esmer olan (kimse).

Bir yanıt yazın