Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 11

halûk * Temiz huylu, iyi ahlâklı.
halvet * Issız yerde yalnız kalma.
* Issız ve kapalıyer.
* Hamamlarda çok sıcak küçük yer.
halvet gibi * çok sıcak (yer, oda).
halvet olmak * görüşmek için yalnız kalıp içeriye kimseyi sokmamak.
halvethane * Eski saraylarda girilmesi yasak olan oda.
* Eski tekkelerde dervişlerin yalnızca ibadet etmek ve çile doldurmak için kapandıkları oda.
Halvetî * İbadetlerini tenhada yapan bir tarikat.
* Bu tarikattan olan kimse.
ham * (meyve için) Yenecek kadar olgun olmayan.
* İşlenmemiş(madde).
* İdmansız.
* Gerçekleşme kolaylığıveya imkânı olmayan.
* Kaba, toplum kurallarını bilmeyen, incelmemiş.
ham besi suyu * Kökler tarafından topraktan emilip yapraklara kadar çıkan besi suyu.
ham ervah * Yersiz, yakışıksız söz ve davranışları olan kimse, çiğadam.
ham gaz * İşlenmemişgaz.
ham hayal * Gerçekleşmeyecek düşünce veya ümit.
ham hum * “Belirsiz birtakım sözler söylemek” anlamına gelen ham hum etmek deyiminde geçer.
* Önemsiz, boşsöz.
ham hum şaralop * düzenle veya el çabukluğu ile yapılan, kimsenin akıl erdiremediği iş.
ham madde * Bir ürün veya mal oluşturmak için gerekli maddelerin işlenmeden önceki doğal durumu.
ham payı * Zıvanalı geçmeleri sağlamlaştırmak amacı ile zıvanadan genellikle üçte biri oranında çıkarılan parça.
hamail * Omuzdan çapraz olarak bele inen bağ, hamaylı.
* Muska.
hamak * İki ağaç veya direk arasına asılarak içine yatılan ve sallanabilen, ağdan veya bezden yapılmışyatak, ağyatak.
hamakat * Ahmaklık.
hamal * Ücretle yük taşıyarak geçinen kimse, taşıyıcı, yükçü.
hamal camal * Hamal ve benzeri kimseler.
hamal semeri * Arkalık.
hamal sırığı * Sırık hamallarının kullandığı ağaç.
hamala semeri yük olmaz * insana kendi işi ağır gelmez.
hamalbaşı * Hamallara başkanlık eden kimse.
hamaliye * Hamal ücreti, hamallık.
hamallığınıetmek (veya yapmak) * bir işin önemsiz, fakat ağır ve yorucu yükünü taşımak.
hamallık * Hamalın yaptığı iş.
* Hamala verilen para, hamaliye.
* Kaba ve ağır iş.
* Gereksiz yere yüklenme.
* Zihni gereksiz bilgilerle doldurma.
hamam * Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam.
hamam anası * Kadınlar hamamında natırlarıyöneten kadın.
* İri yarı, güçlü ve şişman kadın.
hamam bohçası * Kadınların çarşıhamamına giderken çamaşırlarınıveya eşyalarınıkoyduğu bohça.
hamam böceği * Hamam böceğigillerden, temiz tutulmayan yerlerde üreyen zararlı bir böcek (Blatta orientalis).
hamam böceğigiller * Düz kanatlılar takımına giren, örnek hayvanıhamam böceği olan bir familya.
hamam gibi * pek sıcak.
hamam kesesi * Hamamda kiri çıkarmak için kullanılan kıldan veya kenevirden örülmüşele geçebilen kese.
hamam otu * Vücuttaki gereksiz kıllarıalmak için çamur kıvamına getirilip sürülen toz.
hamam takımı * Hamamda kullanılan havlu, kese, tas gibi gerekli araçlar.
hamam tası * Banyo ve hamamlarda çeşmeden veya kurnadan su alıp dökünmeye yarayan yayvan kap.
hamam yapmak * yıkanmak.
hamama giren terler * bir işe girişen kimse, o işin güçlüklerini veya masraflarını göze almalıdır.
hamamcı * Hamam işleten kimse.
hamamcı olmak * gusül abdesti alması gerekmek.
hamamcılık * Hamamcı olma durumu veya hamamcının yaptığı iş.
hamamın namusunu kurtarmak * görünüşünü kurtarmaya yönelen birtakım yetersiz çarelere başvurarak kötü bilinen bir yere onur
kazandırmaya çalışmak.
hamamlık * Bazıevlerde yıkanmak için ayrılmış, çoğunlukla içi ve yanlarıçinko kaplı, dolaba benzer yer.
hamarat * Ev işlerinde çok çalışan ve becerikli kadın.
hamaratça * Hamarat bir biçimde, hamarat gibi.
hamaratlaşma * Hamaratlaşmak işi.
hamaratlaşmak * Hamarat duruma gelmek, hamarat olmak.
hamaratlık * Hamarat olma durumu.
hamarattaze * Çalışkan, becerikli (olan).

Bir yanıt yazın