hayırdua | * İyi dua. |
hayırdua etmek | * iyi dileklerde bulunmak. |
hayırhah | * İyilik dileyen, iyilik isteyen, iyicil, hayırsever. |
hayırhahlık | * İyilik isteme durumu. |
hayırla anmak (veya yad etmek) | * ölmüş bir kimsenin ardından iyi konuşmak. |
hayırlaşma | * Hayırlaşmak biçimi veya durumu. |
hayırlaşmak | * Pazarlıkta anlaştıktan sonra birbirlerine hayır dilemek. |
hayırlı | * Yararı, hayrı olan. * Uğurlu, iyi, güzel. |
hayırlı(veya hayırlısı) olsun | * iyisi, hayırlı olanı olsun. |
hayırlısı ile | * hayırlı olanıdilemek için söylenir. |
hayırperver | * İyiliksever, yardımsever, hayırsever. |
hayırsever | * Yoksullara, düşkünlere, yardıma muhtaç olanlara iyilik ve yardım etmesini seven, iyiliksever, yardımsever. |
hayırseverlik | * Hayırsever olma durumu, iyilikseverlik, yardımseverlik. |
hayırsız | * Yararı olmayan, hayrı olmayan. * Sevgi ve bağlılığınıyitiren, vefasız. |
hayırsızlık | * Hayırsız olma durumu. |
hayıt | * Bkz. ayıt. |
hayız | * Kadınlarda aybaşı. |
hayızdan nifazdan kesilmek | * âdetten kesilmek, doğurma özelliğini yitirmek, menopoza girmek. |
haykırı | * Bağırma. |
haykırış | * Haykırmak işi veya biçimi. * Haykırma sesi. |
haykırışma | * Haykırışmak durumu. |
haykırışmak | * Birlikte haykırmak. |
haykırma | * Haykırmak işi. |
haykırmak | * Telâş, şikâyet vb. sebeplerle yüksek sesle bağırmak. * Çağırmak, seslenmek. * (durum veya nitelik) Çok belirgin olarak görünmek. |
haykırtı | * Yüksek sesle acıacı bağırma, haykırma. |
haykırtma | * Haykırtmak biçimi veya durumu. |
haykırtmak | * Haykırmasına sebep olmak. |
haylamak | * At ve benzeri hayvanlarısürmek için seslenmek. |
haylaz | * Hoşa gitmeyen davranışlarda bulunan (kimse), hayta. * Çalışma gücü varken çalışmayan, aylaklık eden, tembel. |
haylazca | * Haylaz gibi, haylaza yakışır biçimde. |
haylazlaşma | * Haylazlaşmak durumu. |
haylazlaşmak | * Haylaz bir duruma gelmek. |
haylazlık | * Haylaz olma durumu veya haylazca davranış. |
haylazlık etmek | * haylazca davranışlarda bulunmak. |
hayli | * Epey, oldukça çok. * Oldukça. |
haymana | * Başı boşhayvanların salındığıçayırlık. * Tembel. |
haymana beygiri gibi dolaşmak | * işsiz güçsüz dolaşmak. |
haymana mandası | * Haymana öküzü. |
haymana öküzü | * İri yarıve tembel, işe yaramaz kimse. |
haymatlos | * Vatansız. |
hayra alâmet değil | * uğursuz sayılacak bir olay için kullanılır. |
hayra karşı(olmak) | * iyilikle, hayırlı olmasıdileğiyle. |
hayra yormak | * rüya veya olayı iyi bir durumun belirtisi saymak. |
hayran | * Çok beğenen, hayranlık duyan. * Birini beğenen, hayranlık duyan kimse. |
hayran etmek | * (kendisini) beğendirmek. |
hayran hayran | * Hayran olarak, kendinden geçerek. |
hayran olmak (veya kalmak) | * (bir şey veya kimsenin) iyi, güzel veya olağanüstü durum ve davranışlarıkarşısında zevk ve saygıduymak. |
hayranlık | * Hayran olma durumu. * Tutku, aşırı istek. |
hayranlık duymak | * çok beğenmek, tutkuyla bağlanmak. |
hayranlıkla | * çok beğenerek, hayran kalarak. |
Kategoriler