Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 42

hırçınlık etmek (veya yapmak) * huysuzluk, terslik etmek.
hırdavat * Kilit, reze, tel, çivi gibi metal eşya.
* Önemsiz, ufak tefek eşya, gereksiz eşya.
hırdavatçı * Hırdavat satan kimse, nalbur.
hırdavatçılık * Hırdavatçının işi, nalburluk.
hırgür * Geçimsizlik, kavga.
hırgür çıkarmak * kavga etmek, kavga çıkarmak.
hırıl hırıl * Hırıltılı bir ses çıkararak.
hırıldama * Hırıldamak işi.
hırıldamak * Hırıltılı bir ses çıkarmak.
hırıldaşma * Hırıldaşmak biçimi veya durumu.
hırıldaşmak * Hırlaşmak.
hırıldayış * Hırıldamak işi veya biçimi.
hırıltı * Boğazdan herhangi bir sebeple boğuk çıkan ses.
* Gürültüyle çıkan ses.
* Geçimsizlik, kavga.
hırıltıcı * Geçimsizlik çıkaran, geçimsiz (kimse).
hırıltılı * Hırıltıçıkaran, hırıltısı olan.
hırızma * Ayı, boğa gibi azgın hayvanların dudaklarına veya burnuna geçirilen demir halka.
* Burun kanadına takılan süslü, altın veya gümüşhalka.
* Küpe.
hırka * Önden açık, kollu, genellikle yünden üst giysisi.
* Daha çok soğuktan korunmak için giyilen, kumaştan, bazen içi pamukla beslenmiş, ceket biçiminde giysi.
* Dervişlerin giydikleri üst giysisi.
hırkalı * Hırkası olan.
hırkasız * Hırkası olmayan.
hırkayı başına çekmek * bir köşeye çekilip çevresiyle ilgisini kesmek.
hırlama * Hırlamak işi.
hırlamak * Hırıltıyla ses çıkarmak.
* (köpek için) Saldırmadan önce hırıltıyla ses çıkarmak.
* Kızgınlıkla ters konuşmak.
hırlaşma * Hırlaşmak işi.
hırlaşmak * Karşılıklıhırlamak.
* Ağız kavgasına girişmek.
hırlatma * Hırlatmak işi.
hırlatmak * Hırlamasına sebep olmak.
hırlayış * Hırlamak işi veya biçimi.
hırlı * İşinde doğru, uslu, iyi (kimse).
* Yaramaz, şımarık, kötü (kimse).
hırlımıdır, hırsız mıdır * bir kimsenin âhlakı, kişiliği hakkında kuşku duyulduğunda kullanılır.
hırpalama * Hırpalamak işi.
hırpalamak * Örselemek.
* Dövmek.
* İtip kakmak, azarlamak veya yıpratmak.
hırpalanış * Hırpalamak işi veya biçimi.
hırpalanma * Hırpalanmak işi.
hırpalanmak * Hırpalamak işine konu olmak veya hırpalamak işi yapılmak.
hırpalatma * Hırpalatmak işi.
hırpalatmak * Hırpalanmasına sebep olmak.
hırpalayış * Hırpalamak işi veya biçimi.
hırpanî * Perişan kılıklı, derbeder.
hırpanîlik * Hırpanî olma durumu.
hırs * Sonu gelmeyen istek, aşırıtutku.
* Öfke, kızgınlık.
hırs bürümek * Bkz. gözünü hırs bürümek.
hırsınıalamamak * öfkesini yenememek.
hırsınıyenmek * öfkelenmemek için kendini tutmak.
hırsız * Çalan (kimse), uğru.
* Bir tür olta iğnesi.
hırsız adım * Çok sessiz, yavaş.
hırsız anahtarı * Maymuncuk.
hırsız feneri * Karşısındakini gösterip, taşıyanı göstermeyecek biçimde yapılmışönü camlıfener.
hırsız gibi * kimseye görünmeden, gizlice.
hırsız kelepçe * Ana su borusuna kaçak su alabilmak amacıyla bağlanan boru parçası.
hırsız yatağı * Hırsızların gizlendiği yer.
* Çalınmışşeylerin saklandığıyer.

Bir yanıt yazın