Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 5

hafiften * Hafifçe, belli belirsiz, yavaşyavaş.
hafiften almak * önemsiz bulup üzerine düşmemek, yeterince ilgilenmemek.
hafit * Erkek torun.
hafiye * Özel soruşturmalarla edindiği bilgileri ilgililere ileten kimse, detektif.
hafiyelik * Hafiye olma durumu veya hafiyenin görevi.
hafniyum * Atom numarası72, atom ağırlığı178,6 olan, az rastlanır bir element. KısaltmasıHf.
hafriyat * Kazı.
hafriyatçı * Hafriyat işi ile uğraşan kimse.
hafriyatçılık * Hafriyatçının işi veya mesleği.
hafta * Birbiri ardınca gelen yedi günlük dönem.
hafta arası * Hafta içi her gün.
hafta arasında (veya içinde) * iki pazar arasındaki günlerde.
hafta başı * Haftanın ilk günü; genellikle pazartesi.
hafta içi * Haftanın her günü.
hafta sekiz, gün dokuz * tedirgin edercesine sık sık.
hafta sonu * Haftanın son günleri, genellikle cumartesi ve pazar.
haftalık * Haftada bir kez yapılan veya yayımlanan.
* Herhangi bir hafta süren.
* Haftada bir ödenen para.
haftalıkçı * Ücretini haftadan haftaya alan (kimse).
haftalıklı * Ücretini haftadan haftaya alan (kimse).
haftaym * Futbolda 45’er dakikalık iki dönemin her biri, yarı.
* Bu iki dönem arasında kalan 15 dakikalık dinlenme süresi, ara.
hah * Olması istenen veya beklenen bir şey olur olmaz duyulan sevinci ve onama duygusunu anlatır.
hah şöyle * yapılan bir işin beğenildiğini anlatır.
haham * “hikmet” Yahudi din adamı.
hahambaşı * Bir ülkedeki Yahudi topluluğunun dinî başkanı.
hahambaşılık * Hahambaşının görevi veya hahambaşına yardımcı olan teşkilât.
hahamhane * Hahambaşının çalıştığıyer.
hahamlık * Hahamın unvanıve görevi.
hahha hahhah * Alaylıyapmacıklı gülüş.
hahnyum * Atom numarası105 olan, kaliforniyum atomlarının, azot çekirdekleriyle bombardımanından elde edilmiş
yapay element, nilsbohryum. KısaltmasıHa.
hail * Engel.
haile * Çok acıklı olay.
* Manzum biçimde yazılmıştrajedi.
hain * Hıyanet eden (kimse).
* Zarar vermekten, üzmekten veya kötülük yapmaktan hoşlanan (kimse).
* Bazen sitemli bir seslenme olarak kullanılır.
* Kötü bir niyet taşıyan.
hain hain * Kötü bir biçimde.
haince * Hain bir anlam taşıyan.
* Hain bir biçimde.
hainleşme * Hainleşmek işi.
hainleşmek * Haince davranır olmak.
hainlik * Hain olma durumu veya haince davranış.
hainlik etmek * (birine) haince davranmak, kötülük etmek.
haiz * Bir şeyi olan, elinde bulunduran, taşıyan.
haiz olmak * elinde bulundurmak, uygun olmak, taşımak.
haje * Afrika’da yaygın kobra türü (Naja haje).
Hak * Tanrı’nın adlarından biri.
hak * Adalet.
* Adaletin, hukukun gerektirdiği veya birine ayırdığışey, kazanç.
* Dava veya iddiada gerçeğe uygunluk, doğruluk.
* Geçmişve harcanmışemek.
* Pay.
* Emek karşılığıücret.
* Doğru, gerçek.
hak * Maden, ağaç, taşüzerine elle yazıveya şekil oyma.
* Kâğıttaki yazıyıkazıma.
hâk * Toprak.
Hak dini * İslâmiyet.
hak ediş * Bir üretim veya yapım sırasında hak edilmişdurum veya para.
hak etmek * bir emek karşılığıhakkı olan şeyi elde etmek, hak kazanmak.
* lâyık olduğu (kötü) karşılığı almak.
* bir başarıdolayısıyla ödüllendirilmek.
hak getire * yoktur, bulunmaz, ne arar.
hâk ile yeksan etmek (veya olmak) * (yapı, şehir vb. için) temelinden yıkıp harap etmek (veya olmak), bütünüyle ortadan kaldırmak (veya
kalkmak).

Bir yanıt yazın