Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 50

hissiz * Duygusuz.
hissizlik * Duygusuzluk.
histerezis * Doğa olaylarının gelişmesindeki gecikme.
histeri * Bkz. isteri.
histerik * Bkz. isterik.
histoloji * Doku bilimi.
hiş * “Hey, bana bak, sana söylüyorum” anlamında seslenme sözü.
hişt * Hiş.
hit * Liste başı.
hitabe * Söylev.
hitaben * Sözü birine yönelterek, hitap yoluyla.
hitabet * Etkili söz söyleme sanatı, söz sanatı.
hitam * Son, bitim.
hitam bulmak * sona ermek, bitmek.
hitam vermek * bitirmek.
hitan * Sünnet etme.
hitap * Sözü birine veya birilerine yöneltme, seslenme.
hitap etmek * seslenmek, … -e karşısöylemek, söz yöneltmek.
Hitit * M. Ö. XX.-XII. yüzyıllar arasında Anadolu’da, XII-VIII. yüzyıllar arasında Hatay ve Kuzey Suriye’de
devletler kurmuşolan eski bir ulus, Eti.
Hititçe * Hitit (Eti) dili.
Hititolog * Hitit (Eti) dili, kültürü ve kalıntıları ile uğraşan bilim adamı.
Hititoloji * Hitit (Eti) dili ve eserlerini konu alan bilim dalı.
hiyerarşi * Makam sırası, basamak, derece düzeni.
hiyerarşik * Hiyerarşiye özgü.
hiyeroglif * Eski Mısırlıların kullandığı, bir resim ile bir kelimenin gösterildiği yazı, resim yazı.
hiza * Doğru bir çizgi üzerinde bulunma durumu.
hizalama * Hizalamak işi.
hizalamak * Hizaya gelmek, hizasını bulmak.
hizaya gelmek * düzgün sıra olmak.
* davranışlarınıdüzeltmek yola gelmek.
hizaya getirmek * birinin davranışlarınıdüzeltmek, yola getirmek.
hizip * Bölük, kısım.
* Bir topluluk, bir örgüt içinde inanç ve düşünce bakımından ayrılık gösteren yan tutmaya yönelik küçük
topluluk, klik.
hizipçi * Hizip oluşturan veya bir hizip içinde yer alan (kimse), klikçi.
hizipçilik * Örgütlenmiş bir topluluğun içinde bütünlüğü bozacak biçimde yeni bir topluluk oluşturma.
hizipleşme * Hizipleşmek işi, klikleşme.
hizipleşmek * Hiziplere ayrılmak, klikleşmek.
hizmet * Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma.
* Görev, iş.
* Bakım, özen, ihtimam.
hizmet akdi * İşsözleşmesi, işakdi.
hizmet eri * Teğmen ve yukarısıüst düzey subayların hizmetinde bulunan er, emir eri.
hizmet görmek (veya etmek) * işgörmek, çalışmak.
hizmet içi eğitim * Bkz. iş başında eğitim.
hizmetçi * Hizmet gören kimse.
* Belli bir ücretle ev işlerini yapmak için tutulan kadın.
hizmetçilik * Hizmetçinin yaptığı işveya hizmetçi olma durumu.
hizmete girmek * çalışmaya başlamak.
* görev almak.
hizmeti dokunmak * görevde bulunmak, işyapmak.
hizmetinde olmak * birinin yanında çalışmak, işlerini yapmak.
hizmetkâr * Ücretle işgören genellikle erkek işçi, uşak.
hizmetkârlık * Hizmetkârın işi, uşaklık.
hizmetli * Kapıcılık, odacılık gibi işlerde kullanılan kimse, müstahdem.
Ho * Holmiyum’un kısaltması.
hobi * Düşkü, aşırıölçüde uğraşıalanı.

Bir yanıt yazın