Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 54

hoştutmak * birine iyi ve sevecenlikle davranmak.
hoşa gitmek * beğenilmek, bir kişiden veya bir şeyden hoşlanmak.
hoşaf * Şeker şurubunda, bütün veya dilimler durumunda kaynatılmışmeyve, komposto.
hoşaf gibi * çok yorgun.
hoşafın yağıkesilmek * söyleyecek söz, verecek karşılık veya yapacak bir şey bulamayacak bir duruma düşmek.
hoşafına gitmek * hoşuna gitmek.
hoşaflık * Hoşaf yapmaya ayrılmışveya elverişli.
* Güçsüzlük, dermansızlık.
hoş beş * Buluşanlar arasında hatır sormak amacıyla söylenen ilk sözler.
hoş beşetmek * sohbet etmek.
hoşça * Hoş bir biçimde olan.
* Hoşolarak, iyice, güzelce.
hoşça kal (veya kalın) * ayrılan kimsenin kalanlara söylediği bir iyi dilek sözü.
hoşgörü * Her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoşgörme durumu, müsamaha, tolerans.
* Bir boksörün ağırlık sınıfındaki ağırlığının kabul edilecek kadar azlığıveya çokluğu.
hoşgörücü * Hoşgörülü, müsamahakâr, toleranslı.
hoşgörülü * Hoşgörüsü olan, hoşgörüyle davranan, müsamahalı, toleranslı.
hoşgörürlük * Hoşgörü ile davranma durumu.
hoşgörüsüz * Hoşgörüsü olmayan, hoşgörü ile davranmayan, müsamahasız, toleranssız.
hoşgörüsüzlük * Hoşgörüsüz olma durumu, müsamahasızlık, toleranssızlık.
hoşhoş * (çocuk dilinde) Köpek.
hoşkuran * Çiçekleri dallarııspanak gibi pişirilen bir yıllık otsu bir bitki, tilkikuyruğu (Amaranthus lividus).
hoşlanış * Hoşlanmak işi veya biçimi.
hoşlanma * Hoşlanmak işi.
hoşlanmak * Hoşuna gitmek, hoş bulmak, sevmek.
hoşlaşma * Hoşlaşmak durumu.
hoşlaşmak * Hoşduruma gelmek.
* İyilik hissetmek.
* Birbirinden hoşlanmak.
hoşlaştırma * Hoşlaştırmak işi.
hoşlaştırmak * Hoşlaşmasını sağlamak.
hoşluk * Hoşolma durumu, letafet.
* (bir sıfatıyla) Her zaman görülmeyen, iyiye yorulmaz durum.
hoşnut * Bir davranış, bir durum veya bir kimseden memnun olan, yakınması olmayan.
hoşnut etmek * memnun etmek.
hoşnut olmak * memnun olmak, yakınmamak, şikâyetçi olmamak.
hoşnutluk * Hoşnut olma durumu.
hoşnutluk getirmek * memnun olduğunu göstermek.
hoşnutsuz * Hoşnut olmayan.
hoşnutsuzluk * Hoşnut olmama durumu.
hoşnutsuzluk getirmek * memnuniyetsizlik göstermek.
hoşsohbet * Güzel ve tatlıkonuşan (kimse).
hoşt * Köpekleri ürkütüp kaçırmak için çıkarılan ses.
hoşt hoşt * Hoşt.
hoşuna gitmek * biri beğenmek.
hoşur * Değersiz, kaba, bayağı.
* Şişman, dolgun, güzel (kadın).
hot zot * “Sert ve kötü davranmak” anlamında hot zot etmek deyiminde geçer.
Hotanto * GüneybatıAfrika’da yaşayan ilkel bir boy.
hotoz * Kadınların süs için saçlarının üstüne taktıkları, çeşitli renk ve biçimde yapılmışküçük başlık.
* Tavus kuşu, tavuk gibi kuşların başlarında bulunan tüyler.
hotozlu * Hotozu olan.
hovarda * Zevki için para harcamaktan kaçınmayan (kimse).
* Çapkın.
* Uygunsuz kadının paralıâşığı.
hovardaca * Hovarda gibi, hovardaya yaraşır yolda, cömertçe, bol bol.
hovardalaşma * Hovardalaşmak işi.
hovardalaşmak * Hovarda gibi davranmaya başlamak.
hovardalık * Hovarda olma durumu.
* Hovardaca davranış.
hovardalık etmek * çapkınca davranmak, çapkınlık etmek.
* zevki için bol para harcamak.

Bir yanıt yazın