Kategoriler
H SÖZLÜK Türkçe Sözlük

Türkçe Sözlük H Sayfa 55

hoyrat * Kaba, kırıcıve hırpalayıcı.
* Güneydoğu Anadolu’da ve Irak’taki Türkler arasında tek başına söylenen bir çeşit ezgili deyiş.
hoyratça * Kaba (bir biçimde).
hoyratlık * Hoyrat olma durumu.
* Hoyratça davranış.
hoyratlık etmek * hoyratça davranmak.
hoyuk * Bostan korkuluğu.
hozalma * Hozalmak işi.
hozalmak * Kibirlenmek, burnu büyümek.
hozan * Dinlenmeye bırakılmış, birkaç yıl işlenmemiştarla.
hödük * Görgüsüz, kaba, anlayışıkıt (kimse).
* Korkak, ürkek.
hödükçe * Hödük gibi, görgüsüzce.
hödükleşme * Hödükleşmek biçimi.
hödükleşmek * Hödükçe davranmak.
hödüklük * Hödük olma durumu.
* Hödükçe davranış.
hödüklük etmek * görgüsüzce ve kaba davranmak.
höl * Yaşlık, nem.
höllük * Bazıyerlerde kundak çocuklarının altına bez yerine konulan toprak.
höpürdetme * Höpürdetmek işi, hopurdatma.
höpürdetmek * Bir şey içerken ses çıkarmak, hopurdatmak.
höpürtü * Höpürdetmek biçimi ve tarzı.
höpürtülü * Höpürtü ile ses çıkarma.
hörgüç * Devenin sırtındaki tümsek, çıkıntı.
* Hörgüce benzeyen tümsek, çıkıntı.
hörgüçlü * (deve için) Hörgücü olan.
höst * At, katır, sığır gibi hayvanları, özellikle öküzü durdurmak için çıkarılan ses.
* Bir kimseyi uyarmak için kullanılan kaba seslenme.
höşmerim * Tuzsuz taze peynirden nişasta, pirinç unu konarak yapılan bir helva.
höt * Korkutmak veya dikkati kendi üzerine çekmek için söylenir.
höt demek * göz dağıvermek, korkutmak.
höykürme * Höykürmek işi.
höykürmek * Tarikattaki kimseler dua ederken kendilerinden geçerek hep bir ağızdan yüksek sesle bağrışmak.
höyük * Tarih boyunca türlü sebeplerle yıkılan yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesiyle oluşan ve
çoğu kez içinde yapıkalıntılarının gömülü bulunduğu yayvan tepe.
* Toprak yığını, küçük tepe.
Hristiyan * İsa Peygamber’in dininden olan kimse, İsevî, Nasranî.
* Hristiyanlarla ilgili, Hristiyanlara özgü olan (şey).
Hristiyanlaşma * Hristiyanlaşmak işi.
Hristiyanlaşmak * Hristiyan olmak, Hristiyanlığıkabul etmek.
Hristiyanlaştırma * Hristiyanlaştırmak işi.
Hristiyanlaştırmak * Bir kimse veya topluluğu Hristiyan dinine sokmak, Hristiyan yapmak.
Hristiyanlık * Hristiyan dini, İsevîlik, Nasranîlik.
* Hristiyan dünyası.
* Hristiyan olma durumu.
hristo * “Çaprazlama yapılan teyel” anlamına gelen hristo teyeli tamlamasında geçer, kaz ayağı.
hristo teyeli * Kaz ayağı.
hu * “Neredesin!, bana bak” anlamında daha çok kadınlar tarafından kullanılan seslenme sözü.
* Dervişler arasında seslenme sözü.
* (büyük H ile) Tanrı.
hu çekmek (veya demek) * (tekkelerde, dervişler arasında) ayin sırasında sürekli olarak hu demek.
hububat * Tahıl.
Huda * Tanrı.
huda * Hile, düzen.
hudayinabit * Kendi biten, kendi kendine yetişen (bitki).
* Başı boş büyümüş(kimse).
* Eğitim görmemiş, kendi kendini yetiştirmişolan (kimse).
hudut * Sınır.
* Uç, son.
hudut boyu * Sınır boyu.
hudut dışı * Sınır ötesi, sınır dışı.
hudut dışıetmek * sınır dışıetmek, ülkeden dışarıçıkarmak.
hudutlandırma * Hudutlandırmak işi.
hudutlandırmak * Sınırlandırmak, sınır çekmek.
hudutlu * Sınırlı, sınırlanmış.
* Sınırsız, sonsuz.

Bir yanıt yazın