ı, I | * Türk alfabesinin on birinci harfi. I adıverilen bu harf, ses bilimi bakımından kalın, düz, dar ünlüyü gösterir. * Majüskülü Romen rakamlarında 1 sayısını gösterir. |
-ıcı/ -ici, -ucu / -ücü | * Fiilden “yapan, eden” anlamında sıfat türeten sıfat-fiil eki: yap-ıcı, gid-ici, uç-ucu, böl-ücü. Bu ekle yapılmış isimler de vardır: gör-ücü, sat-ıcıvb. |
ıcığıcıcığı | * İçi dışı, hepsi. |
ıcığınıcıcığınıçıkarmak | * incelenmemiş, elden geçirilmemişhiçbir yerini bırakmamak, didik didik etmek. * bir konuyu en küçük ayrıntılarına kadar incelemek, eleştirmek. |
ıcığınıcıcığınısormak | * (bir kimsenin) soyunu sopunu, huyunu suyunu iyice öğrenmek için araştırmak. |
ığıl | * Belli olmayacak kadar yavaşakan su. |
ığıl ığıl | * Ağır ağır, yavaşyavaş. |
ığrıp | * Bir tür delikli balık ağı, ırıp. * Yalan, düzen. |
ığrıp çekmek | * balık yakalamak için atılmışığrı bıyukarıçıkarmak. |
ığrıp çevirmek | * yalan dolanla bir şeyden yararlanmak. |
ığrıp kayığı | * Beşçifte kürekli balıkçıkayığı. |
ıh | * Deveyi çöktürmek için çıkarılan ses. |
ıhı | * İşte. |
ıhlama | * Ihlamak işi. |
ıhlamak | * Hastalıktan veya yorgunluktan inler gibi ıh sesi çıkarmak. |
ıhlamur | * Ihlamurgillerden, kerestesi beğenilen, büyük bir gölge ağacı(Tilia). * Bu ağacın kurutularak çay gibi içilen güzel kokulu çiçeği. |
ıhlamurgiller | * İki çeneklilerden, örneği ıhlamur ağacı olan bir bitki familyası. |
ıhma | * Ihmak işi. |
ıhmak | * (deve) Çöküp oturmak. |
ıhtırılma | * (deve) Ihtırılmak işi. |
ıhtırılmak | * (deve) Çöktürülerek oturtulmak. |
ıhtırma | * (deveyi) Ihtırmak işi. |
ıhtırmak | * (deveyi) Çöktürüp oturtmak. |
-ık / -ik, -uk / -ük | * Fiillerden sıfat türeten ek. |
ıkıl ıkıl | * Boğulur gibi, sıkıntı ile soluyarak. * Güçlükle, zorla. |
ıkına sıkına | * Büyük güç harcayarak, kendini zorlayarak. * Çekinerek, sıkılarak. |
ıkına tıkına | * Sıkılarak, zorluk çekerek. |
ıkındırma | * Ikındırmak işi. |
ıkındırmak | * Ikınmasına yol açmak. |
ıkınıp sıkınmak | * bir işyapabilmek için kendini çok zorlamak. |
ıkınma | * Ikınmak işi. |
ıkınmak | * Herhangi bir sebeple soluğunu içinde tutarak kendini zorlamak. * Peklikte veya doğum sırasında kaslarızorlayarak soluğunu tutmak. |
ıkıntı | * Ikınmak işi. |
-ıkla- / -ikle-, -ukla- / -ükle- | * Bazıfiillerden sıklık çatısıtüreten ek: say-ıkla-, did-ikle-, sür-ükle- vb. |
ıklama | * Iklamak işi. |
ıklamak | * Yük altında güçlükle solumak. * Ağlarken bunalır ve soluğu kesilir gibi iç çekmek. |
ıklaya sıklaya | * büyük çaba harcayarak, kendini elden geldiği kadar zorlayarak. |
ıklım tıklım | * Alabildiğinden de çok, ağzına kadar dolu, çok kalabalık. |
-ıl | * Bkz. -I (I). |
-ıl | * Bkz. -I- (II). |
ılgama | * Ilgamak işi veya durumu. |
ılgamak | * Atıdört nala sürmek. |
ılgar | * Dizginleri koyuverilmişatın dört nala koşması. * Atla ansızın yapılan dolu dizgin saldırı. |
ılgar etmek | * ılgarlamak. |
ılgarcı | * Ilgarla düşman toprağına saldıran kimse. |
ılgarlama | * Ilgarlamak işi. |
ılgarlamak | * (bir ülkeye) Ilgarla saldırmak. |
ılgım | * Çölde, uzaktan su gibi görünen ışık yanıltmacı, yalgın, pusarık, serap. |
ılgım salgım | * Belli belirsiz. |
Kategoriler